• DOLAR 32.542
  • EURO 34.855
  • ALTIN 2444.345
  • ...

Anneler Günü, anneleri huzurevlerine kapatanların kültüründen türemiş bir gündür mesela ya da doğum günleri en çok kendilerinden başkasının canına zerre kıymet vermeyenlerin ülkelerinde kutlanır. Etik değerlere bağlılık da yine hiçbir değere sahip olmayanların bir araya gelip ahkâm kesecekleri programlarla methedilecek.

Etik, malum genel olarak ‘ahlakî` manasında kullanılıyor. Herhangi bir iş icra edilirken geçmişten bugüne süregelmiş ve kabul görmüş kurallarına uygun olan anlamındadır aynı zamanda. İş etiği, siyaset etiği, tıp etiği veya ticaret etiği fark etmez ama hiçbirini sağlamak süslü birtakım sözlerle, ifadelerle olacak işler değildir.

Ahlakî değerler diyardan diyara zamandan zamana farklılık gösterebilir ama ortak değerler çoğunluktadır. Alnının teriyle parasını kazanan, başkasının parasında, namusunda gözü olmayan, kendi menfaatine olsa bile zulme rıza göstermeyen kişi,  bütün topluluklarda muteber insan ölçüsündedir. Çünkü bütün insanlık aynı fıtrat üzere yaratılmıştır. Öz birdir. İnsanların ortak bir şekilde yaratıldıkları fıtratın İslam fıtratı olduğunu hadis-i şerifin bize vermiş olduğu bilgi neticesinde öğreniyoruz.

Bu da bize yaradılıştan gelen değer yargılarının ‘din` merkezli olduklarını haber veriyor. Bu sebeple ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar dini göz ardı ettikleri sürece etik değerleri yeniden diriltmeleri kesinlikle mümkün değildir. Bir canlıyı omurgasız bir şekilde dimdik ayakta tutmak ne kadar mümkünse, din devreden çıkarılarak ahlaklı dünya oluşturmak da o kadar mümkündür.

Lokman Suresi`nde nasihatlere bakıldığında hukukullaha dair ameller zikredilir edilmez insanî ilişkilerde aksamalar meydana getirebilecek ince detayların bile telafisine yönelik öğütler de görülecektir. Yani şirk koşmamak ve namaz kılmak buyrulduktan sonra aynı mevzu içerisinde; yürürken itidalli olmak, yüksek bir ses tonuyla konuşmamak, insanlarla bir aradayken onları kaale almıyor anlamına gelebilecek bir takım jest ve mimiklerden uzak durmak teferruatıyla izah edildikten sonra emredilmiştir.

Bu davranışların aksi, tek başına dünyada büyük problemler yaratacak şeyler değildir belki ama muhabbetin, uhuvvetin ve diyalogun önüne baştan bir set çekecektir.

Allah ticaret ya da savaş etiğinden bahsederken, bir de bunların somut taşıyıcısı olarak Hz. Peygamber (asm)`ı Muhammed`ül emin sıfatıyla koyar ortaya. Bu sıfat zoraki bir anma ifadesi olarak talep edilmemiştir. Bilakis İslam öncesi cahiliye Araplarının yakıştırdıkları bir tanımlama olarak çıkmaktadır karşımıza.

Günümüzde ise bu kavramları BM diline dolamış bulunmaktadır. Etik Haftası gibi özel zamanlarda Birleşmiş Milletler`in bu yöndeki çalışmalarından bahsedilip durulur. Evrensel ahlakın bunlar sayesinde dillendirildiğinden dem vurulup 1948`de hazırlanan İnsan Hakları Beyannamesi`nden kesitler okunur, Batı dünyasından çeşitli örneklerle duygusal anlar yaşanır ve bir haftalık ahlak serüveni de bu şekilde sona erer.

BM`nin Filistin konusundaki politikası, Irak ve Afganistan`daki Amerikan işgaline olumlu bakışı savaş etiğine,  birkaç büyük gücün diğer ülkelerin doğal zenginliklerini gasp etmesini görmezden gelmesi de iş ve ticaret etiğine ne derece ittiba ettiğinin göstergesidir.

Müslümanlar arasında da etik değerlerin önemini kaybettiği müşahede edilmiyor değil. Bu meyanda, İslamî terör iddialarını zaten kabul etmiyor, istisnaî vakalar dışında sivil hedeflerden uzak haklı eylemler olduğunu söylüyoruz.  Ancak namazında niyazında insanlarla ticaret yaptım ama illallah diyerek yaka silken birçok insanla karşılaşabilirsiniz ya da aile içerisindeki dindar fertlerden hoşnut olmayanlara… Bunları inkar etmek niyetinde değiliz ama bilinç eksikliği ve cehalet kaynaklı olduğunu da ifade edebiliriz.

50`li yıllarda ABD başkanı Nixon bağımsızlığını yeni elde etmiş bir Afrika ülkesinin kutlamalarına katılır. Heyecanla insanların ellerini sıkar ve her birine ayrı ayrı “Özgür olmak nasıl bir duygu?” diye sorar. Bir tanesi öfkeyle döner ve ‘Nerden bileyim! Ben Alabama`lıyım` (Amerika`nın bir eyaleti) diye cevap verir.

Batı`nın ikiyüzlülüğünü ve yalancılığını deşifre edecek güzel bir örnektir bu.    

Bu anlamda,  karşı tarafı eleştirirken okları Müslümanlar üzerine çevirtecek işleri yapmak, davranışlarda bulunmak Allah`ın emrine itaatsizlikle beraber, İslamî camiayı zora sokması ihtimaliyle de büyük vebaldir.

Yürüyen Kur`an diye vasfedilen Peygamber`in sünnetine ittiba ile zulümden beri bir dünyayı yeniden kuracak ümmet olma duasıyla…