Son birkaç yıldır akide konuları başta olmak üzere birçok İslami meselede zihin karışıklığına neden olacak müthiş bir saldırıyla karşılaşan gençler arayış içerisinde kalıyor.

Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde sapkın akımların öne sürmüş oldukları yozlaşmanın etkisi ile ateizm, deizm, agnostisizm, perennial felsefe, panteizm gibi akımlar gençlerimizin kalbini, ruhunu ve fikirsel dünyalarını bulanıklaştırıyor.

Geçtiğimiz günlerde okulda bir öğrencinin sorduğu düşündürücü bir soru, “Kur’an’da Allah için ‘yaratıcıların en güzeli’ ifadesi geçiyor. Allah’tan başka yaratıcı mı var ki böyle bir ifade kullanılmış?” Doğrusu bu soruyu duyunca bir an afalladım. Gençlerin bu tür derinlikli sorularla gelmeleri, yaratıcımızı düşünmeleri sevindirici ama bir o kadar da düşündürücü.

Nereden buluyorlar bu soruları?

Sosyal medya mı, arkadaş çevresi mi, bilmiyorum. Ama şunu kesin olarak biliyorum ki bu sorulara doğru cevaplar vermek gerekiyor. Tatmin edici, kafa karışıklığını giderici, kalbe ferahlık veren cevaplar…

Gençler bugün belki bizden daha fazla imkanlara sahipler. Maddi anlamda pek çok şeye ulaşmak, geçmiş zamanlara göre çok daha kolay. Ama manevi anlamda büyük bir boşluğun içindeler. Anlam arayışı, ruhun huzursuzluğu, geleceğe dair belirsizlikler gençlerimizi kuşatmış durumda. Onları bu boşlukta başıboş bırakmak hem insani hem de toplumsal bir sorumluluğun eksikliği olmakla beraber bir felaketin eşiğine getirir. Gençleri bu manevi karanlıktan çıkarmak sorumluluk sahibi herkesin üzerine düşen bir vazifedir. Yani hep birlikte harekete geçmemiz gerekiyor.

Gelelim soruya: Kur’an’da geçen “yaratıcıların en güzeli” (ahsenü’l-hâlikîn) ifadesi ne anlama geliyor? Öncelikle şu çok nettir ki, Kur’an’da geçen bu ifade Allah’tan başka gerçek anlamda yaratıcıların olduğunu söylemek için kullanılmaz. Aksine, Allah’ın yaratma sıfatının eşsizliğini ve mükemmelliğini vurgulamak için kullanılır.

Yaratma (halk) fiili, Kur’an bağlamında yoktan var etmeyi ifade eder ve sadece Allah’a mahsustur. İnsanlar bir araya getirir, şekil verir, üretir. Ama bu “yaratma” değildir; bu “yapmak”tır. Kul var olan şeylerden yeni bir şey ortaya çıkarabilir ama yoktan bir şey var edemez. Dolayısıyla Allah’tan başka yaratıcı yoktur. Allah’ın “ol” demesiyle var ettiği şey, başka hiçbir kudretin yapamayacağı türden bir yaratmadır.

“Yaratıcıların en güzeli” ifadesi, mecaz anlamda kullanılmıştır. Allah’ın yaratmasındaki estetiği, düzeni, hikmeti ve kusursuzluğu ifade eder. Bu ifade, yaratmanın keyfiyetine değil, yaratmanın yüceliğine dikkat çeker. Allah’ın yaratışı mutlak, sınırsız ve benzersizdir.

Bugünün gençliği bu tür ayetleri anlamaya çalışırken çoğu zaman bağlamı gözden kaçırıyor. Bilgiye ulaşmak kolay ama doğru bilgiye ulaşmak çaba istiyor. Sürü psikolojisiyle sosyal medya tartışmalarının içine çekilen gençler, doğru ile yanlış arasındaki çizgiyi çoğu zaman kaybediyor.

Bu çocuklar bizim çocuklarımız. Onları yalnız bırakmayalım. Sorularına kızmak yerine cevap verelim. Anlamaya çalışalım. Eğer bugün gençlerin sorularına kulak vermezsek, yarın bu soruları soracak bir gençlik bulamayabiliriz.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!.. Beni, nefsini kurtarmayı düşünen bencil bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de.”

Ne müthiş bir nükte…

Gençlerimizin, insanlarımızın imanını kurtarmak için manevi irşat zamanı.

Şimdi harekete geçme zamanı.