Sumud filosu, insanlığın vicdanını temsilen tamamen sivil amaçlarla yarın Tunus’tan hareket ediyor. 44 ülkeden 500’ün üzerinde katılımcı 60 gemiyle yola çıkıyor. Libya’dan da katılımların olacağı belirtiliyor, haliyle sayı artacaktır. Siyonist çete, terör eylemi diye niteleyip ağır hapis koşulları ve gemilere el koymaktan söz ederek tehditler savursa da, şu an zaten dünyada itildiği yalnızlık ve ciddi imaj kaybı ile bu kadar geniş yelpazeli bir eylem karşısında eli kolu bağlanmış ve şaşırmış vaziyette ne yapacağını kestiremiyor.
Uzun süredir hazırlıkları devam eden bir organizasyon. 2007 yılından beri denenen benzer girişimlerin hepsinin tecrübesi de var. Terör devleti bir iki laf etse de destekçisi ABD, filo hakkında henüz bir açıklama yapmadı. Bununla beraber batıdaki ana akım medyanın bu filodan çokça bahsettiği gözlerden kaçmıyor. Ve işgal rejimiyle arkasındaki iri güçlerden korkan kimi devlet yönetimleri, halklar tarafından fazlaca bunaltılınca bu gemilere doğrudan olmasa da kısmen dolaylı destek vermeye başladılar.
Gemileri veya içindekileri alıkoyması durumunda bunun dünyada oluşturacağı yankı, gelecek sefere çok daha geniş katılımlı ve çekimser kalan ülkelerin de belki desteklerini artırmasına sebep olacak. O zaman 60 gemi, olacak 6000 gemi, 500 kişi olacak 50000 kişi.
Ve bu akım, İran’dan ve Yemen’den gelen füzelerin havada Ürdün, Suud, Bahreyn, BAE vd tarafından durdurulmasına da benzemiyor.
Bu filoya, biraz da Haziran Ayında 32 ülkeden kara yoluyla gelerek Gazze’ye destek için Refah’a yürümek isteyen aktivisitleri engelleyen Mısır’ın darbe mamülü idaresine bir cevap olarak bakmak lazım.
Muhtemelen yine bu konuda Sisi ve ekibi, sahiplerinin emriyle bütün hünerlerini ortaya koyacaklar ama bu mevzu, Gazze ile araya çekilen devasa bariyerlere benzemiyor. Peki elindeki 350 civarındaki gemiyle Akdeniz’e donanma çıkaracak kadar efendisine sadık değil midir? Bu doğru. Ama onların doğrudan yetki sahasına girmeyince bu işler öyle kolay olmayacağı için yapacakları pek bir şey yok.
Mısır gibi bölgedeki diğer siyon dostu ülkelerin de perde arkasında, ağababalarının imajını korumak için bu filo meselesi üzerine çok kafa yordukları kesindir. Çok öncesinden bu filoya katılmanın zinhar haram olduğu, katılanların baği’lik yaptıkları yönünde fetvalar verdirmişlerdir. Yine işgal rejiminin ihtiyaç duyacağı ne kadar denizde önleme ekipmanı varsa hepsini çoktan sağlamışlardır.
Bu filonun da diğer eylemler gibi sembolik önemi gemilerden filan çok fazla.
Sürekli rasgele öldürerek bu dünyada ayakta kalacağını zannedenlere karşı her gün daha fazla çeşitlenen bir kararlılıkla “hayır, bu dünya senin babanın çiftliği değil” diyen bir irade büyüyor.
Güney Afrika ile başlıyor. Sonra İrlanda, İspanya derken İtalya ciddileşiyor. Ve kendi devletlerinin bu soykırımcıya desteğini hedefe koyan çevreler devleşiyor, birleşiyor. Müslüman halkların cesareti artarken, başlarına musallat olan uşakların endişesi de çoğalıyor.
Ve konu Gazze ile Filistin iken, dünyanın her tarafında bu siyonist ur, hiç bir yerde kendisini geçmişteki kadar güvende hissetmiyor, parasından, konforundan kaygılı. Medya araçlarıyla da eskisi gibi istedikleri yönde algı üretemiyorlar, üretseler de tutmuyor.
Öyle bir köşeye sıkıştılar ki.
Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in 2027 müjdesi inanın sadece Filistin için değil tüm dünyanın bunların şerrinden kurtulacağı bir tarih olacak.
Biraz daha gayret.
Yolun açık olsun Sumud.