Bismihi Teâlâ

Son yıllarda ‘değerler eğitimi’ telaffuzu sıkça yapılıyor.

Popüler bir söylem galiba…

Vicdan, merhamet, adalet gibi kavramlara özel vurgu yapılıyor.

İyi güzel de bu kavramlara atfettiğiniz manadır mühim olan.

Diğer deyişle muhtevayı yaşamanız ya da yaşatmanızdır.

Bu kavramlara erişim;

ders kitaplarındaki tanımlarla mı?

Yoksa aktüaliteye dair insanlık sınavlarıyla mı mümkün?

İşte bugün bu sınavın başında Filistin gelmektedir.

Gazze’de binlerce ağzı süt kokan bebeler katlediliyor.

Okula giden çocuklar katlediliyor.

Okullar, öğretmenler hedef alınıyor vesaire.

Eğitim sadece bilgi aktarma retoriği mi?

Yoksa vicdan inşası mı?

Bu vicdan duyarsızsa eğitimde aksaklık var demektir.

MEB, yıllardır “yerli ve milli değerler”den söz ediyor.
Peki, Filistin bu değerlerin neresinde?

Hakkını vermek lazım.

MEB okul ziline ramak kala,

okullarda Filistin etkinliklerine binaen yazı gönderiyor.

Denetimsiz boykot çağrılarıyla bir şeyler sunuyor.

Ama bu, bana göre vicdanı rahatlatan bir vitrin çalışması…
Gerçek duyarlılık gerekirse politik risk almayı,

ahlaki netlik göstermeyi gerektirmez mi?

MEB, Filistin’i bir etkinlik konusu olmaktan çıkarıp,

bir ahlaki duruş meselesi haline getirmek zorundadır.

Bakanlık çocuklara barış, adalet,

insanlık gibi ahlaki ilkeleri öğretmek istiyorsa

Gazze dramını müfredatın kıyısına değil

merkezine koymalıdır.

Sormadan edemiyorsun;

İnsan Hakları dersinde Filistin örneği işleniyor mu?

Sosyal Bilgiler ders kitabında direniş”

sansürlenmeden veriliyor mu?

Öğretmen yetiştirme programlarında

küresel vicdan konularına yer veriliyor mu?

Bakanlık karar vermeli Filistin bir haber mi,

yoksa insanlık dersi mi?

Kalın sağlıcakla.