Bismihi Teâlâ
“Azıcık aşım kaygısız başım” der eskiler.
Ama eğitim sistemimizin hâli pür melâli ortada:
Öğrencinin aşını azaltıyor, kaygısını artırıyor.
Gün geçmiyor ki yeni bir “kaynak kitap furyası” başlamasın.
Raflar, cilt cilt testlerle dolu;
öğrencilerin sırt çantaları adeta yük hayvanlarının küfesi.
Veliler “çocuğum geri kalmasın” kaygısıyla sayfa sayfa,
çuval çuval kitap alıyor
Bakanlık ‘söz olsun çuval dolsun.’ bir iki sözle geçiştiriyor.
Altta kalanın canı çıksın diyorlar ya,
öğrenci de bin bir film, senaryo üretmekle iştigal.
Güya dershaneler kapatıldı.
Ama kapatılan kapıdan daha geniş bir ticaret kapısı açıldı:
Test kitapları.
Bugün her yayınevi kendi “altın anahtarını” sunuyor,
hem de katlayarak.
Bakanlık galiba baş edemiyor.
Okullar yönlendiriyor.
Öğretmen yönlendiriyor.
Aileler mecbur çaresizce kabul ediyor.
Hatta kimi aileler okulları bile zorluyor.
Zavallı öğrenciler.
Çocukluğunu yaşamadan,
peşinden anılar bırakmadan,
yarım yamalak büyüyor,
olgunlaşmadan.
Güçlü bir irade ortaya koymadan
kendisini gençliğin ta ortasında buluveriyor,
son sürat…
Gönül rahatlığıyla;
çocuklar çocukluğunu yaşıyor diyebiliyor muyuz?
Gençler, gençliğini yaşıyor diyebiliyor muyuz?
Neden böyle?
Tek cevapla yetineyim:
Sınav köleliği.
Eğitim bakanı;
“O kitaplara güvenmeyin.
Ders kitaplarından başka
ihtiyacınız yok.
Kursları açanların çoğunluğu
öğretmenleriniz gibi öğretmen olmak üzere
buralara başvuruyorlar.
Sınavı kazanmadıkları için buralara başvuruyorlar.
Sınavı kazanamadıkları için öğretmen olamıyorlar.
Gidiyor; merdiven altında kurs açıyorlar.’’
Ne kadar gerçekçi orayı bilmem.
Ya da ne kadar karşılık bulur,
o da ortada.
Herkes bildiğini okuyor.
Şu var ki,
kaynak kitap, dershane işinin ailelere maliyeti yüksek…
Şunu rahatlıkla diyebilirim ki,
iş rayından çıkmış.
Bu sitemle önü alınacağa da benzemiyor.
Çünkü herkes bildiğini okuyor.
O yüzden Bakan Bey’in durum tespiti eksik.
Belki de sadece vaziyeti kurtarmaya dönük.
Sanırım şöyle deseydi anlaşılırdı;
“Dershanecilikte büyük oranda MEB öğretmeni var.
Kimileri bizatihi işletmeci kimileri ders karşılığı olarak çalışıyor.
Okullarda ek dersi ücretini tamamlamayınca soluğu burada alıyor vs.”
Asıl sorun, dershane ve kaynak kitapların değil;
sınav odaklı eğitim anlayışının
“Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan etmesi.”
Öğrenciler bilgiye değil, şık işaretlemeye alışıyor.
Yaratıcılık, sorgulama, düşünce üretme geri planda kalıyor.
İş şirazesinden çıkmamış mıdır?
Kalın sağlıcakla.