Beşeri sistemler ve tağuti düzenler İslam hakikatine sözde alternatif olarak ürettikleri tüm mekanizmalarıyla birlikte tamamen iflas etmiştir. Adına medeniyet ve hukuk dedikleri kurum ve kavramları iki yılı aşkındır durmaksızın soykırım canavarlığını işleyen, kan ve yıkımdan beslenen terör rejimi israil karşısında el pençe durmaktan öteye geçememiştir.

Canavarca hislerle katledilen on binlerce çocuk ve yüz binlerce sivil, yerle bir edilen bir şehir ve insanların üzerine alçakça boca edilen yüz bin tondan fazla bomba bile beşeri sistemleri hak-hukuk adına, adalet ve insanlık adına harekete geçirememiştir.

Tağuti devletlerin ve uluslararası beşeri sistemlerin içinde boğuldukları bu zillet ve ihanet çukuru derinleştikçe terör rejiminin daha da terörize olmasına, her geçen gün daha da canileşmesine neden olmuştur. Evet dünya sustukça terör rejimi kudurmaya devam etmiş ve ediyor.

israil terör rejiminin maliye bakanı Smotrich, tüm dünyanın gözleri önünde şu aşağılık açıklamayı yapmaktan çekinmeyecek kadar vahşileşebilmiştir.

"israil, değeri yazıldığı kâğıttan bile az olan diplomatik anlaşmalara ve boş garantilere yeniden mi güvenecek?"

İnsanlık ve adalet adına var olan tüm kanun ve sistemlerin ne derece yapay ve yalan olduğunun bir göstergesi açısından bu aşağılık açıklama son derece önemlidir.

Yüz yıllardır halkları kandırmak ve sömürmek için süslü kelimeler ile üretilmiş tüm kanunlar, tüm sistemler aslında insanlık için yazıldıkları kağıtlar kadar bile değerli yani işe yarar değilmiş.

ABD’nin, diğerlerinin benzeri tüm aşağılık açıklamaları ve devletlerin korkunç sessizliği de düşünüldükçe dünya her bir insana ürperti verecek kadar tehlikeli bir yermiş meğer.

İnsanı insan eden ve hayatı boyunca koruyup kollayan, şeref ve haysiyetine halel getirtmeyen bir sistem var ise o da sadece ve sadece İslam'dır.

Bu siyon soykırımı tüm dünyaya yukardaki açıklamalarımızı net bir şekilde gösterdiği gibi, İslam’ın savaş hukukunun bile beşerin barış hukukundan daha insancıl olduğunu da göstermiştir.

HAMAS ile terör devletinin elinde bulunan esirlere nasıl davrandıklarını bilmeyenimiz, görmeyenimiz kalmamıştır.

Evet, İslami nizam tüm beşeri nizamlardan daha medeni, daha insancıl ve daha adildir. Hatta beşeri nizamlarda medeniyet, insanlık ve de adalet hiç olmamıştır denebilir. Çünkü bu ulvî gerçekler sürekli olta olarak kullanılmıştır.

İnsanlık var olmak istiyor ise evvela siyonist vahşilerden ve bu vahşileri besleyip kudurtan beşeri tüm sistemlerden kurtulmalıdır. İslam’ın değişmez ve de sarsılmaz hukukuna sarılmalıdır.

Yoksa (Allah muhafaza) dünyanın iki yıldır izlediği soykırım vahşeti sırayla tüm dünyaya yayılacaktır. Bu vahşeti iliklerine kadar yaşayan Gazze ilk değildir son da olmayacaktır.

Şuraya dikkat!

israil terör rejiminin esir düşmüş askeri, Alexander Turbanov'un HAMAS tarafından salıverilirken yapmış olduğu açıklamasının şu kısmı bile mücahidlerin ne derece insan olduklarını ve İslam'ın gerçekten yaşanabilir bir hayat nizamı olduğunu göstermesi açısından yeterlidir.

" ... Bu ne büyük dindir ki, sizi bu kadar yüce bir mertebeye eriştirir, karşısında insan yapımı bütün insan hakları kanunları çöker, düşmanlarla mücadele protokolleri çöker!

En zor anlarda yalan sloganlarla değil, yaşadığımız gerçeklerle adaleti ve merhameti gösterdiniz, en karanlık koşullarda bile ilkelerinizden vazgeçmediniz.

İnanın bana, eğer bir gün buraya dönersem ancak sizin saflarınızda bir mücahid olarak dönerim. Çünkü hakikati halkınızdan öğrendim ve sizin sadece toprağın değil, aynı zamanda ilkenin ve haklı davanın da sahipleri olduğunuzu anladım.”

Düşünsenize siyon vahşisi caniyi, çocuk katili bir sapkını bile insan eden ve insanlığa hizmet ettirecek eşiğe eriştiren muazzam, mükemmel bir sistem...

Bu minvalde hakiki zafer, tarafların güç ve kuvvetleri oranınca değil cesaret ve ferasetleri oranınca elde edilmektedir.

Güç ve kuvveti madde, cesaret ve feraseti mâna beslemektedir. İşte bu mâna İslam’dır, imandır, insanlıktır.

Bu nedenle dünyanın İslam'a, imana yani insanlığa ihtiyacı vardır hem de tam iki yüz yıldır…