Kur'an-ı Kerim'de mustaz'aflar, müstekbirlerin istiz'af ettiği, zayıf gördüğü, zayıf bulduğu, zaafa uğrattığı, hor ve zelil kıldığı kimselerdir.
Kur'an-ı Kerim'in, mustaz'af kavramıyla tanımladığı toplulukların bir kısmını övdüğü, bir kısmını mazur gördüğü bir kısmını da şiddetle tenkit ettiğini biliyor muydunuz?.
1. Övülen mustaz’aflar; "İstiz'af edilmekte olan o kavmi içini bereketlerle donattığımız yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. … (A'raf, 137) fiziksel mustaz’aflardır. Allah'ın yardımına layık görülenler. Öncü ve önde olacak olanlar...
2. Mazur görülenler; "Ancak, erkeklerden, kadınlardan ve çocuklardan bir yol bulamayan mustaz'aflar müstesnadır. Bunlar Allah'ın kendilerini affetmesi umulanlardır. Doğrusu Allah affedendir, bağışlayandır." (Nisa, 98-99) çocuklar, kadınlar ve yaşlılar… Affedilmeye değer görülenler...
3. Şiddetle tenkit edilenler;
"İnkâr edenler; 'Bu Kur'an'a ve bundan öncekilere inanmayacağız.' dediler. Sen bu zulümleri Rablerinin huzurunda dikilmiş oldukları zaman suçu birbirlerine atıp dururken bir görsen. Mustaz'aflar, müstekbirlere; 'Siz olmasaydınız biz inanmış olacaktık.' derler. Müstekbirler mustaz'aflara; 'Size hidayet geldikten sonra ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır, siz zaten suçlu kimselerdiniz.' dediler. Mustaz'aflar da müstekbirlere; 'Hayır, gece gündüz hile kuruyor ve bize Allah'ı inkâr etmemizi, O'na eşler koşmamızı emrediyordunuz.' derler. Azabı gördüklerinde, ettiklerine içleri yanar. İnkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar vururuz. Yaptıklarından başka bir şeyin mi cezasını çekerler?" (Sebe, 31-33) bunlar da fikirsel mustaz’aflardır. Suçu her zaman başkasında gören suçlular... Sürekli başkaları neden yapmıyor diyerek hiç bir iş yapmayanlar... Bir türlü davranışa dönüşemeyen düşünce sahipleri...
Fikirsel mustaz'aflar aslında umumun kastettiği mustaz’aflardan değillerdir. Umumun kastettiği birinci ve ikinci mustaz'aflardır..
Bunlar özellikle sorumluluktan kaçmak, gayretsiz olduklarını perdelemek için bilerek, isteyerek zulme uğrayan, zalime ses çıkar(a)mayanlar...
Bilinçli olarak bilinçsizliği, dirençsizliği tercih edenler... Zulme uğramalarına rağmen, zulme rıza gösterenler...
Müstekbirlere boyun eğen, zulmü mazur gören, “Biz ne yapabiliriz ki?” perdesinin arkasına saklanan gereksiz, gayretsiz, pasif ilgililer.
Kendilerine veya başkalarına karşı yapılan kötülüklere, eziyet ve zulümlere sadece seyirci kalan mustaz’aflardır bunlar. Bunların fikir ve düşünce dünyası tamamen işgal edilmiştir. Maddi çıkar, konfor ve rehavet yüzünden gerçek mustaz’aflara yapılan istibdat ve zulümlere peşinen razı olanlardır.
"Başka çıkar yolumuz yoktu." Hezeyanıyla kendilerini kandıran kandırılmışlar..
Hatta zalim ve müstekbirler kendilerinden güçlü olmadıkları halde, düşünce dünyaları işgal altında olduklarından düşmanı sürekli çok güçlü, daha güçlü, yenilmez, erişilmez görürler.
Onlar zayıf değiller düşmanları çok kuvvetli... Ne kadar gayret etseler de düşmana güç ye-ti-re-mez-leer.
Kapıldıkları bu güçsüzlük vehmini ölümüne savunurlar da bir türlü haklarını savunmak akıllarına gelmez. Çünkü bunlar akletmezler, düşünmezler, fikir üretemezler...
Evet, Dünya Mustaz'aflarla dolup taşmışken GAZZE mustaz'afları dışında kalan diğer tüm mustaz'afların akıbeti pek de iyi olmayacak sanırım. Çoğu hangi mustaz'aflardan olduklarını dahi öğrenemeden zalimlerle birlikte haşrolunacakları o çetin günü beklemekte...