Bugün gözlük hakkında yazmak istiyorum. Gözlük deyip de geçmeyelim.
Gözlük, aslında sadece görmemizi sağlayan bir alet değildir; aynı zamanda hayata nasıl baktığımızı belirleyen bir araçtır.
Kimi zaman bu gözlük, zihnimizdeki kalıplar olur; kimi zaman inançlarımız, ideolojilerimiz, hatta önyargılarımız…
Kısacası hepimiz dünyaya bir çift cam ile bakarız ama o gözlüğün camı temiz mi, kirli mi, işte asıl mesele budur.

Bir insanın gözlüğü renkliyse, dünya da o renkte görünür.
Mavi camdan bakan biri mavi bir dünya görür; karanlık camdan bakan ise hep karanlık bir dünya…
Peki ya karanlık bir zihne sahip olan veya karanlık bir ideolojiye bağlı biri? Elbette dünyaya ve olaylara karanlık bir gözlükle bakacaktır.
Aslında sorun, dünyanın nasıl olduğu değil; bizim nasıl baktığımızdır.

Görüşümüzü Bozan Camlar

Bugün toplum olarak gözlüklerimiz buğulanmış durumda.
Sosyal medyanın, siyasetin, ideolojilerin ve çıkarların sisli gözlükleri gerçeği net görmemizi engelliyor.
Her grup kendi gözlüğüyle bakıyor ve sadece görmek istediğini görüyor.
Böyle olunca ortak bir hakikat yerine, bin parçaya bölünmüş bir algı dünyasında yaşıyoruz.

Artık kimse “doğruyu” aramıyor; herkes kendi doğrusunu yüceltmenin peşinde.
Oysa hakikat, bir kişinin gözlüğünden değil; tüm gözlüklerin ötesinden bakıldığında görünür.

Bir toplumun gözlüğü onun kültürüdür, değerleridir, vicdanıdır.
Bu gözlük kirlenirse adalet bulanıklaşır; doğrular eğrilir, iyiler görünmez olur.
Bugün birçok toplum, hakikate değil; yansıtılmış görüntülere bakarak karar veriyor.
Medya, ideoloji ve çıkar çevreleri, adeta bu gözlüğün camlarını kendi renklerine boyuyor.
O yüzden bazen yapmamız gereken şey dünyayı değiştirmek değil; gözlüğümüzü temizlemektir.

Kendimize Dönüp Bakmak

Her birimizin içinde görünmez bir gözlük var.
Kimi bu gözlükle sürekli karanlık yanları görür; kimi de en küçük iyiliği bile büyüteçle fark eder.
Bazısı ise gözlüğünün kirli olduğunu hiç fark etmeden dünyayı suçlar.
Oysa belki de sorun dışarıda değil, bakışımızdadır.

“Cam kirliyse, güneş bile karanlık görünür.”
Gerçekle yüzleşmek istiyorsak önce kendi gözlüğümüzün camına bakmalıyız.

Sonuç
Hakikati bulmak, dünyayı değiştirmekten önce bakışımızı değiştirmeyi gerektirir.
Yani önce gözlüğü değil, görüşü düzeltmek gerekir.

Çünkü dünyayı olduğu gibi değil, görmek istediğimiz gibi görürüz.
Ve belki de hakikate giden ilk adım, kirli gözlüklerle bakmayı bırakmaktır. Allah’a emanet olunuz.