Bu hafta TBMM’de “Terörsüz Türkiye” ismiyle kurulan komisyonun 11. Oturumunda bazı STK temsilcileri dinlendi. İTTİHAD’UL ULEMA adına Molla Beşir Şimşek de bir konuşma yaptı.

Şimşek’in konuşması, birilerinin cürüm ve yanlışlarına dokununca ciyaklamaya başladılar. 90’lı yılların kaos, şiddet, inkar ve katliam gerçekliğine temas eden Şimşek hem PKK; hem polis, askerin işlediği katliamları dile getirince MHP, DEM ve CHP komisyon üyeleri kırmızı görmüş boğalar gibi asıl yüzleri olan tahammülsüzlük ve faşist bakışın resmini tekrar çizdiler.

DEM ve CHP’nin hazımsızlığının gerçek nedeni İslam’a, İslam’ın konuşulmasına tahammülsüzlük ve İslami değerlerin referans olarak sunulmasıdır. CHP’nin Kemalizm ve PKK ve türevlerinin Apoizm üzerinden coğrafyamıza ve halkımıza ‘kan, gözyaşı, zulüm, asimilasyon, inkâr, ahlaki yozlaşma ve tehcir’den başkasını vermemiştir. ‘Özgürlük, dil, kimlik, halk ve eşitlik’ gibi kelimeler sadece vitrin amaçlı ve habis niyeti maskeleme amaçlı kullanılmıştır.

CHP, DEM ve mızıkacıları da bu halka reva gördükleri her türlü zulmü unuturcasına suyun üstüne çıkmaya, ‘Tavşana kaç, tazıya tut!’ aldatması yapmaya çalıştılar; ama yapıp ettiğiniz tutmayacak!

7 sayfalık tespit, teşhis ve öneri içerikle raporu ‘fayda, yarar veya söylenmiş bir söz’ noktasında dinlemeleri gerekenler Domuzbağından DEM vurdular. Bütün arka bağlarıyla domuz tabiatlılarla işbirliği yapanlar, onlar üzerinden halkın din, örf ve ahlaki değerlerine haramzade tarzda yaklaşanlar TANTAN’ın bir polisiye romandan okuduğu ‘domuz bağıyla adam öldürmek’ yalanına bir kandılar, pir kandılar ve hala o yalanı kendileri de inanmış bir halde dillendiriyorlar. Bir iki çizim görsel dışında mümkün olmayan bir öldürme şeklinden insanları tezyif, tahkir edeceğinize, hazımsızlık göstereceğinize ‘gözlerine mil çekilen, uzuvları kesilen, ateşlere atılan, üzerine naylon damlatılan, asit kuyularına atılan’ binleri görerek, konuşarak beri gelin!

Yürek varsa beri gelin!

Bu aralar, Avrupa ülkelerinde bir furya başladı.

Filistin’i devlet olarak tanıyan tanıyana…

Gelinen noktada Filistin’deki dramı, soykırımı, trajediyi görmek, insani ve vicdani hareket etmek elbette önemli ve değerlidir.

Bu bağlamda bir tanıma, destekleme ve değerli kılma lazımdır.

Ama gelin görün kazın ayağı öyle değil.

Bu ülkelerin tanıdığı devlet, hain Abbas’la veya uşak tiplerle Siyonist rejimin gölgesinde yürüyecek, ona el pençe divan duracak bir devlettir. İçinde direniş olmayan, HAMAS’ı devre dışı bırakan, 1947 sınırlarıyla işgali meşrulaştıran bir devlet tasavvurudur, onların…

Kendi ülkelerinde vahşet, soykırım ve siyonizm aleyhine yükselen halkların tepkisini dindirme, gazını alma yaklaşımıdır.

Yine de farklı hesaplar ve kurnaz yaklaşımlar ile ortaya çıkan bu yeni durumun mazlumların hayrına ve Filistin’in özgürlüğüne vesile olması öncellikli temennimizdir.