Mucizeye inanmayanlar, Gazze’ye bakmalıdır. Gazze, uzunluğu 41 km, genişliği yer yer 6 ile 12 km arasında olup 363 km karelik bir alandır. Yerleşim yerleri olan binalar bu alanın yüzde 75’ini kapsıyor.
Bu küçük kara parçasına işgalci israil 2 yıla yakındır havada, karada ve denizde hem zulüm hem kuşatma hem de katliamlarla beraber soykırım uyguluyor. Dünyanın sessizliği ve sükutu da cabası…
Havada yirmi dört saat gezen dronlar ve casusu uçaklar, her santimini sözde gören hava uydu araçları var. Yanı sıra bu konuda Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da hava desteği hala sürmektedir. Hatta komşuları olan Ürdün, Mısır ve Suudi dahi desteğini eksik etmemektedir. Öyle ki işgalciye verilen silahların 5-6 nükleer bombaya bedel olduğunu basın yayından defaatle okuduk. Amerikan’ın ayan beyan verdiği uçak dolusu silahları ve Avrupa’nın yolladıklarını teşhir için dizersek Gazze’nin tümünü kapsayacak kadar çok sayıdadır.
F-35, Apache helikopterleri gibi en gelişmiş hava araçlarıyla yapılan bombalamalar, denizden atılan füzelerle adeta taş üstüne taş kalmadı. Öyle ki insan değil nefes alan tüm canlıların da yok olmasını gerektirecek kadar bombalama yapıldı/yapılıyor.
Tüm gelişmiş teknolojik unsurların kullanılmasına rağmen Gazze hala işgalci israilin rahatça girdiği bir toprak değil. Her ne kadar Mısır ve BAE ile Suudi’yi devreye sokup Gazze’yi yerli uşaklarıyla farklı bir işgale hazırlanıyorlarsa da elbette bu da yeni bir taktik olsa gerek. Göklerdeki casusu uçaklarıyla, denizlerdeki uçak gemileriyle, köleleri olan komşu devletleriyle, en gelişmiş teknolojileriyle başaramadıkları apaçık ortadadır. Müslüman ülkelerin ve dünyanın destek vermediği bu küçük kara parçasına/HAMAS direnişçilerine kim destek veriyor diye kara kara düşünüyorlar. Kim destek veriyor da birden bire ortaya çıkıp tanklarını ve işgalci askerlerini öldürüp hayaletler gibi kayboluyor? Neden casus uçakları onları görmüyor? Nasıl bunca bombalamaya rağmen hala ayaktalar? Keskin nişancıları nasıl bu kadar vurucu olabiliyor? Nasıl bu kadar ustaca tuzaklar kurup başarılı olabiliyorlar?
Kullanmadıkları hiç bir silah, uçurmadıkları hiçbir uçak, atmadıkları hiçbir bomba, denemedikleri hiçbir katliam kalmadı. Kim bu cesareti ve gücü veriyor onlara? Yerde yürüyen her şeyi gören, her sesi işiten ve her bilgiyi bilen teknolojileri neden etkili olamıyor?
Bir mucize var bu işte, inanmadıkları bir mucize. Allah’ın gizli orduları bu işi yapıyor desek de kameralar nasıl yerin altından çıktıklarını, bir işgalci veya Amerikalı askerin asla gösteremeyeceği cesaretle yürüyüp tanklara yaklaştıklarını, patlayıcıyı nasıl yerleştirdiklerini herkes gibi biz de görüyoruz. Buna karşı o üstün(!) teknolojileri engel olamıyor. Unuttukları ise her şeyi gören, duyan ve işitenin kendilerinin değil, sadece Yüce Allah’ın olduğudur. Taklidi olmayan bir cesaretle bunu yaptıklarına şahidiz, çünkü Allah’ın korumasında olan bir teslimiyete/bir imana sahipler.
İşgalci siyonistlerin, Amerika ve Avrupa’nın anlamadığı tam da burası. Akılları kalpleriyle değil gözleriyle ilintili… Bu efsanevi savaşçılar Allah’ın korumasında ve onlara inananların duasında… Gecelerin bağrında dökülen yaşlı gözlerin yakarışlarında… Mazlumların geri çevrilmeyen nazlı taleplerinde…
Allah Teala onları koruyor, onlara yol gösteriyor, onları yönlendiriyor, onları ufak vuruşlarla büyük sonuçlara sebep kılıyor; en önemlisi kendi korkusundan çok işgalcilerin kalplerine bu efsanevi savaşçıların korkularını koyuyor.
Öyleyse destekçileri Amerika ve Avrupalılar şunu çok iyi öğrenmişler: İşgalci israil asla kazanamayacağı bir savaştadır.