Ayna… Yalnızca camdan ibaret bir eşya değil; insanın kendi varlığıyla, Rabbiyle ve hakikatle yüzleştiği derin bir semboldür. Ayna, sana gerçeği olduğu gibi gösterir ne eklenti yapar ne süsler ne de gizler. Bu özelliğiyle, insanı hakikate çağıran sessiz bir nasihat gibidir.
Dinî geleneklerde insanın kendini bilmesi, Rabbini bilmesinin başlangıcı kabul edilir. “Nefsini bilen Rabbini bilir” sözü, bu kadim hikmetin özüdür. Ayna da tam burada devreye girer. Çünkü insan kendisine dürüstçe bakmadıkça hem nefsinin eksiklerini hem de Allah’ın ona verdiği nimetleri tam manasıyla göremez.
Kirli, kırık veya eğri bir ayna hakikati nasıl bozarsa; kirli bir kalp, bulanık bir zihin ve önyargılarla dolu bir bakış da insanın kendini doğru görmesini engeller. Ayna, bu yönüyle insana manevi bir ders verir: “Önce kalbini temizle ki gördüğün hakikat berrak olsun.”
Toplumlar için de böyledir. Ayna, toplumun iyi ve kötü hâllerini dürüstçe yansıtır. Eğer toplumun aynası kırılmışsa, hakikat parçalanmış bir görüntü hâline gelir. Ancak sağlam, temiz bir ayna; adaletin, ahlakın ve doğruluğun da toplumda sağlıklı biçimde yer bulduğunu gösterir. Bu sebeple, aynanın temizliği aslında toplumun vicdanının temizliğini temsil eder.
Her sabah ellerimizi ve yüzümüzü yıkarken aynaya baktığımız o kısa an, aslında bir tefekkür kapısıdır. O an insan, “Ben bugün Allah’ın razı olacağı bir kul olabilir miyim?”, “Hangi yanlarımı düzeltmeliyim?”, “Hangi günahlarımdan arınmalıyım?” diye kendi kendine sorabilir. Bu küçük dakikalar bile kişiyi iç muhasebeye, tevazuya ve manevi arınmaya yönlendirir.
Ayna bize sadece yüzümüzü göstermez; kalbimizdeki kırıkları, nefsimizdeki kusurları, niyetlerimizdeki bulanıklığı fark etmemiz için de bir çağrıdır. Çünkü insan yüzüne bakarken, aslında sorumluluklarına, Rabbine karşı duruşuna ve hayat yolculuğundaki hâline de bakar.
Sonuçta ayna hem bireyin hem toplumun hem de insanın Rabbiyle olan bağı açısından hakikati hatırlatan sessiz bir elçidir. Mühim olan, o aynaya yalnızca bakmak değil; orada görüleni anlamak, düzeltmek ve o görüntüyü Allah’ın razı olacağı bir hâle getirmektir. Allah'a emanet olunuz.