Zaman, dostlukların imtihanı gibidir. Aynı sofrada yemek yiyen, aynı idealler uğruna ter döken, İslâmî hizmetlerde omuz omuza yürüyen nice insan, yıllar geçtikçe birbirini unutur hâle gelir. Gün gelir, bir zamanlar aynı davanın yükünü taşıyan kardeşler, birbirinin halini bile sormaz olur. Oysa vefâ, imanın inceliğidir; unutmamak, hatırlamak, bir selâmla bile gönül bağı kurabilmektir.

Kur’ân-ı Kerîm, vefânın en güzel örneklerini bize Hz. İbrahim’in (a.s.) şahsında gösterir: “Ve İbrahim, sözünü yerine getiren (vefâ gösteren) bir kimse idi.” (en-Necm, 53/37). Bu ayet, vefânın sadece insanlara değil, Allah’a, dine, davaya ve verilen her söze karşı bir sorumluluk olduğunu öğretir. Vefâ, dünyevî bir alışveriş değil; kalbî bir sadakatin göstergesidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatı da vefânın en parlak numuneleriyle doludur. O, sadece hayatta olan dostlarını değil, vefat edenleri de unutmamıştır. Uhud şehitlerini yıllar geçse de ziyaret eder, onların ailelerini gözetir, kendisine iyilik edenleri hatırlardı. Bir gün Hz. Hatice’nin (r.a.) dostlarından biri geldiğinde, Efendimiz hemen ayağa kalkmış, ona ikramda bulunmuş ve “Bu kadın, Hatice’nin dostlarındandı.” buyurmuştur (Buhârî, Edeb, 61). Ne güzel bir vefâ örneği!

Oysa biz, çoğu zaman unutuşu normalleştiriyoruz. Modern hayatın telaşında “bir ara arayayım” dediğimiz dostlar, zamanla kalbimizin arka bahçesinde unutulup gidiyor. Telefonlarımızda binlerce kişi kayıtlı ama arayıp hâl hatır sorduğumuz birkaç kişi bile yok. Sosyal medyada birbirimizin fotoğraflarını beğeniyor, ama gönlünü sormuyoruz. Bu mu kardeşlik? Bu mu vefâ?

Sahâbeden Hz. Ebû Bekir (r.a.), Resûlullah’ın vefatından sonra bile onun yakınlarına gider, ikramda bulunur, “Ben Resûlullah’ın sevdiğini severim.” derdi. Bu söz, gerçek vefânın tarifidir. Vefâ, menfaatin bittiği yerde sadakatin devam etmesidir.

Vefâ, unutulan bir dostun kalbinde yeniden yeşeren bir hatıradır. Bazen bir “nasılsın” mesajı, bazen bir ziyaret, bazen bir dua… İşte bütün farkı o küçük adımlar oluşturur.

Unutmayalım ki vefâ, müminin yürek harcıdır. Vefâsızlık ise kalbin çoraklaşmasıdır. Rabbimiz bizi, sevdiklerimizi unutmayanlardan eylesin.

Allah’ım, bize vefâ ehli olmayı, dostluklarımızı imana sadâkatle korumayı nasip eyle. Kalplerimizi birbirine yakın, hatıralarımızı diri eyle. Unutmaktan, unutturulmaktan Sana sığınırız. Âmin.