'Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere boğan da ziyan etmiştir.' Duha suresi 9-10. ayetleri nefis tezkiyesiyle kamil insan olma reçetesini bizlere sunuyor.

Evet, gençlerimiz her dönemde arama motoruyla kendi benliğini oluşturma derdini taşımaktadır. Arayışlar tereddütleri, şüpheleri doğurur. Peyami Sefa, 'iki kavram arasındaki yakın ilgiye rağmen tereddüt, atalete, tembelliğe sevk eder, şüphe ise temel tercihlerine bağlı kalarak arayışlara götürür, zekanın ışıldatıcısı olur.' der.

Her fert bir arayış peşinden koşar. Çocuk yaştan nihai ömrüne kadar iç dünyası ile dış dünyası arasında bir denge-dengesizlik düzleminde çaba sarf eder. Arayış benlikten başlar. Benlik ferdin kendi mevcudiyetini ifade etme biçimidir. Buna en yakın kavram şahsiyettir. Benlikte fert kendini algılamaya, şahsiyette ise toplum ferdi algılamaya çalışır. Benlik İngilizcede 'self' ya da 'ego' olarak ifade edilir.

Self, ferdin ruhsal ve felsefi anlamda öz farkındalığını ve şahsiyetini; ego, ferdin iç dünyası ve dış dünyası arasında bir denge kurma çabasını ifade eder. İslam'da ise benlik 'nefs' kavramıyla ilişkilendirilir. Lakin nefs, nötrdür iyiye ya da kötüye yönelmesi mümkündür. İslami literatürde nefs; süfli arzulardan, haksız uygulamalardan arındırılırsa şahsiyet bulur aksi halde isyan, inkar, zulüm girdabına düşer, feci bir son ile neticelenir.

Benlik gerçek ve sahte olmak üzere ikiye ayrılır. Kişi karar verirken başkasının onayına ihtiyaç duyuyor, başkaları ne der acaba diye düşünüyorsa, kendi kültür ve referanslarından çok küresel normlara boyun eğiyorsa ve buna göre davranıyorsa kişi sahte benliğe sahiptir demektir. Örneğin bir öğrenci, yeteneğine göre mesleki anlamda kendini geliştirmek, eğitim kurumunda zorla kalmak istemiyorsa salt aile ve devlet bunu istiyor ve baskı oluşturmaya çalışıyorsa sahte bir tutum sergilemiş olur. Sahte benlik kişinin kurduğu ilişkilerde yüzeysel ve samimiyetsiz davranmasına, başkalarının düşünce ve kararlarına bağımlı hale gelmesine neden olur. Zamanla pasifleşir, olaylar karşısında edilgen davranışlar sergiler, rutine sıkışmış halde bulur kendini. Buna karşın kusurlarını, zayıflıklarını ve güçlü yönlerini kabul ediyorsa, toplumla uyum sağlarken özünden ödün vermiyorsa gerçek bir benliğe ve şahsiyete sahiptir. Mesela bir öğrenci Matematik dersini seviyorsa ailesi, yakınları ona hayır illa doktor olacaksın söylemlerine rağmen boyun eğmiyor ve ödün vermeden bildiğini yapıyorsa gerçek benliğe sahip demektir. O halde sahte benlikten kurtulmak için ne yapmak gerekir? Her şeyden önce bilinmelidir ki bu bir kendine dönüş yolculuğudur. İki yolunun olduğu söylenebilir. Birincisi Hudi anlayışa sahip olmak, ikincisi isyan ahlakı geliştirmek. Hudi anlayış Muhammed İkbal'in geliştirdiği bir kavram. Hudi, sadece bireysel benlik değil, Allah'ın insana yüklediği yaratıcı ve dönüştürücü misyonun farkına varılması; insanın, Allah'ın varlığını yansıtarak gerçek anlamda özgün ve yaratıcı bir varlık haline gelmesidir. İkbal'e göre 'Özgünlüğün olmadığı yerde, yaratılış donuklaşır. İnsan, Allah'ın yaratıcı sıfatlarını yansıtabilmek için kendi Hudi'sini geliştirmelidir.'

İkinci yolu Nurettin Topçu'nun geliştirdiği isyan ahlakına sahip olmaktır. Topçu, bireyin 'özgür iradesini' kullanarak kendini bu bağımlılıktan kurtarabileceğini söyler. İsyan Ahlakı, kişiye 'kendin ol' ve 'özgün bir hayat inşa et' çağrısı yapar. Toplumun sahte kimlik dayatmalarına karşı direnmek de isyan ahlakının temel öğelerindendir.

Modernite ve seküler eğitim uzun soluklu süreçlerle hemen her ülkede sahte benlik inşa eder. Bizim eğitim sistemimiz de dahildir. Eğer gerçek benliğe sahip insan yetiştirmek istiyorsak gerçek eğitime; yani inanç, kültür, sorumluluk ve yetenek temelli eğitim yapmaya gayret etmeliyiz.

Arayışla arınma gerçek şahsiyeti oluşturan önemli etmenlerdir.