Öğretmen atamalarında sözlü sınav sonuçlarının sürece etkisi
Millî Eğitim Bakanlığı 17 Mayıs’ta sürecini başlattığı ve yoğun tartışmalara konu olan, 2 Temmuz ila 10 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği, kamuoyunda mülakat olarak bilinen sözlü sınav sürecinin sonuçlarını 25 Ekim akşamı açıkladı. Açıklarken de sıralamaları açıklamayarak zaten çokça eleştirilen sözlü sınav sürecini ve sonuçlarını daha da tartışmalı hale getirdi.
İlgili yönetmelikte yapılan değişikliğin iptali için idari yargıda yürütmeyi durdurma talepli davalar açılması nedeniyle sonuçların açıklanması epey gecikti.
Bakan Yusuf TEKİN “sözlü sınavlar herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek biçimde tamamlanmıştır” dese de sonuçlar sıralama verilmeden açıklandığı anda tartışmalar başladı.
Bakanlığın mülakat sonuçlarını açıklarken sıralamayı özellikle açıklamaması verilen puanların oluşturduğu yıkımın farkında olduğu hissini oluşturuyor. Bunun farkındaysa neden bu işte bu kadar ısrar ediliyor. Bakanlık bu sürecin oluşturduğu toplumsal yıkımı neden ısrarla umursamadan mülakatta bu kadar ısrar ediyor.
Mülakat süreci öğretmen adaylarını yıpratmaktan öteye gidemiyor. Kaldı ki mülakatın kaldırılması meselesi hükümetin toplumsal mutabakat anlamında verdiği en büyük sözlerdendi. Sanırım hükümet seçimde verdiği sözleri daha çok eğitim alanında tutmuyor. Bu da toplumu küstürme konusunda çok ciddi sonuçları olacak bir durumdur.
Süreç 20 ilde 245 komisyon ile yürütüldü. Özellikle iller ve komisyonlar arasında ciddi puan farklarının oluştuğu dile getiriliyor. Farklı komisyonlarda farklı puanların verilmiş olması durumu, hakkaniyet anlamında çok büyük mağduriyetlere yol açacaktır.
Bir puanın bile kişiyi binlerce kişinin önüne veya arkasına geçireceği, sıralamalara çok büyük etkilerde bulunacağı bilinerek verilmiş bu puanların hakkaniyet boyutunda ne tür haksızlıklara yol açacağını süreci yönetenlerin takdirine bırakıyoruz. Ne kadar kişinin atanacak noktadayken kotanın dışına çıktığı yine ne kadar kişinin atanamayacakken atanacak adayların önüne geçtiğini ve bunun ne kadar büyük haksızlıklara yol açacağını umarım düşünüyorlardır.
Türkiye’de herkesçe malum bir mülakat gerçeği varken ve bütün bunların olacağı en baştan belli iken Milli Eğitim Bakanının sözlü sınav sürecinin hakkaniyetli olacağına dair ısrarını anlamak mümkün değil. İstediği kadar özenli yapılacak densin bu ülkede mülakat gerçeğini değiştirmek mümkün değil.
Bu nedenle yapılacak en doğru şey mülakatların bir an önce iptal edilerek atamaların sadece KPSS puanı ile yapılmasıdır.
Bir yapıya insanları seçerken kullandığınız kriterler sonraki süreçte seçtiklerinizin o yapıdaki tutumlarını da belirler. Eğitimde de bu böyledir. Öğretmen seçerken ki adilane tutumlarınız seçilen öğretmenlerin de eğitim verirken ki tutumlarını yani eğitimin gidişatını belirler. Eğitim toplumun belirleyicisidir.
Adilce işleyen eğitim çarkları adil nesillerin yetişmesini sağlar. İnsanların adalet duygusunu zedelerseniz sonrasında dünyanın en iyi eğitim sistemlerini de kullansanız başarılı olamazsınız.
Hükümet seçimde verdiği sözleri daha çok eğitim alanında tutmuyor. Bu da çok ciddi sonuçları olacak bir durumdur. Mülakat kırgın ve küskün kitlelere yol açmaktadır. Hükümet neye hizmet ettiği belli olmayan bu ucube atama sürecinden ve daha da önemlisi bu inadından bir an önce vazgeçmelidir.