Filenin Sultanları ve Şeytanın Oyunları
Hz. Adem yaratıldığı günden itibaren şeytan insanın varlığını kabullenememiş ve insana düşmanlık etmiştir. İblis, Allah'ı çok iyi tanımasına rağmen içindeki üstün olma tutkusundan dolayı Allah'ın emrine karşı çıkmış, insana düşman olma yolunu seçmiştir.
Kur'an'da, şeytanın insana verdiği zararlar anlatılırken şeytanın insanı fıtrattan uzaklaştırdığı vurgulanır. Fıtrattan kasıt Allah'ın insanı yaratmış olduğu hal üzerine olmasıdır, insanoğlunun bu dünyada da mutlu olması için bir kullanma kılavuzu vermesidir. İnsan Allah'ın emirlerini yapar, yasakladıklarından uzaklaşırsa fıtrata uygun davranmış olur.
Filenin Sultanları olarak bugün birçok televizyon kanalında örnek olarak gösterilen kişiler; bu neslin, bu gençliğin örneği olamaz. Müslüman bir ülkenin temsilcisi olan bir takımda, eşcinsel kimselerin olması nasıl kabullenilebilir? Ve bu eşcinsel şahsiyet yapmış olduğu bu pisliği toplum içerisinde aleni bir şekilde savunuyorken üstüne üstelik tarihi şahsiyetlerimiz Abdülhamit gibi değerli bir zatı aleni bir şekilde aşağılıyorken bütün televizyon kanallarında yetkili isimlerin bu insanların reklamını yapması kabullenilebilecek bir durum değil.
Şeytan daima insanın düşmanıdır. Her kişi bireysel olarak içindeki rahmani ve şeytani sesleri duyabilmeli ve kalp aleminde geçen olayların şeytana mı ait rahmani olan meleklere mi ait olduğunu ayırt edebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Aynı şekilde toplumsal olaylara da baktığımızda bu olay Allah'ın mı hoşuna gidiyor; şeytanın mı hoşuna gidiyor?
Bu olay Allah ve taraftarlarını mı güçlendiriyor yoksa şeytan ve taraftarlarını mı güçlendiriyor? Bu olay, insanları Allah'a mı yöneltiyor şeytan ve ordularına mı yöneltiyor? Evet, bu bakış açısıyla bütün olayları ve içimizde geçen bütün hisleri ayırt edebiliriz.
Hatta ağzımızdan çıkan bir kelime acaba Allah'ın mı hoşuna gitti şeytanın mı hoşuna gitti, diye düşünecek olursak bu kelimenin membaını buluruz. Ağzımızdan çıkan sözcük, Allah'ı resulünü, müminleri sevindirmişse bu rahmani bir sözcüktür.
Ağzımızdan çıkan kelime şeytanları sevindirmişse müminleri üzmüşse bu şeytani bir kelimedir. Dolayısıyla kalp alemini; Allah'ın ordularıyla meleklerle; şeytanların savaş alanına benzetir bir alim. Bir kişi kalp alemindeki şeytan ordularını desteklerse onun kalbi şeytana hizmet eden bir kalbe dönüşür. Kalp şeytanın egemenliğine geçerse bütün hayat şeytanın egemenliğine geçer. Kalp meleklerin kontrolüne geçerse bütün hayat Allah'ın razı olacağı bir hayata dönüşür.
Bu bireysel anlamda iç alemimizdeki savaş toplumsal anlamda da devam eder şeytan ve taraftarları daima kötülüğün propagandasını yapar, insanı fıtrattan uzaklaştırmanın yollarını insanoğluna özendirirler. Fıtrattan uzaklaştırmanın en kolay yolu insanları eşcinselliğe, gayrimeşru cinsel yönelimlere, çıplaklığa, iffetsizliğe yöneltmektir.
dolayısıyla kim insan neslinin çoğalmasını engelleyecek eşcinsel evlilikleri savunuyorsa, kim insanı; elbiseden, giyim kuşamdan, iffetten, namustan, helal yoldan evlenmekten, neslini türetmek için çoğalmaktan evlat sahibi olmaktan uzaklaştırıyorsa o şeytan ve askerlerindendir. Şeytan ve taraftarlarını iyi bilmek lazım, şeytan ve taraftarlarının kullanmış olduğu argümanları silahları tanımak lazım.
Müslüman halkımız; ülkemizde, Allah'ı gazaba getirecek davranışların yaygınlaşmasına izin vermemelidir. Annesi ile çocuk sokakta yürüyorlar. Bir erkeğin topuklu ayakkabı giyip kıvırtarak yürüdüğünü gören çocuk, annesine merakla soruyor: Anne bu adam niçin topuklu ayakkabı giymiş ve niye kıvırtarak yürüyor?' Bu durumda anne cevap veremiyor. Şimdi kötülüğü yapanlar toplum içerisinde pervasızca, korkusuzca günahlarını yaygınlaştırmak için faaliyet gösteriyorlarsa bu durum Allah'ı gazaplandırır. Kötülüğü engellememiz lazım, insan var olduğu müddetçe kötülük vardır. Ama kötülüğün aleni bir şekilde teşvik edilerek işlenmesi demek bir toplumun yok olup telef olması demektir. Rabbim şeytan ve hilesini bilenlerden bizi eylesin şeytanın hilesi zayıftır ama tedbir alınmazsa hem bireyi hem toplumu hem tüm insanlığı helak eder.