• DOLAR 34.622
  • EURO 36.358
  • ALTIN 2971.628
  • ...

“Her büyük hareketin gelişiminin büyük yazarlara değil büyük konuşmacılara ait olduğunu biliyorum.” (Adolf HİTLER) İkinci Dünya Savaşının baş aktörü olan bu adam, batıl bir davanın sözcüsü olsa da bu sözü hakikattir. Güçlü hatiplere, yerleri ve gökleri harekete geçirecek kadar güçlü hatiplere ihtiyacımız var. Ağlayıp ağlatabilecek, toplum psikolojisini bilecek hatiplere bu ümmetin çok ihtiyacı var.

İslam’ı yeryüzüne egemen kılmayı isteyen Müslüman Hatiplerimizin hitabetlerini güçlendirecek eğitimleri arttırmalıyız. Her ne kadar birileri dese de ‘Sohbet, vaaz zamanı geçti!’ bu doğru değil. Şeytan ve Şeytanın hizbi, taraftarları İslami sohbetlerin halk arasında kaybolup gitmesini arzuluyorlar. Bunun için de İslami sohbet mefhumunu yok etmek istiyorlar.

Atalarımız, ‘Yarım doktor adamı candan eder. Yarım tamirci maldan eder. Yarım hoca da dinden eder.’ Evet, acemi vaizler halkımızın sohbet dinleme hevesini zedeliyor. Bu ciddi bir problemdir. Sağlam, vakur, güçlü hitabete sahip hatipler, vaizler yetiştirmeliyiz. Bu konu ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Gerek Diyanet bünyesinde çalışan Vaizler gerek İslami Sivil Toplum Kuruluşları bünyesinde gayret eden vaizler, kendilerini bu halkın ihtiyaçlarına göre güncellemesini bilmelidirler.

Hitabeti güçlendiren eğitimleri arttırmalıyız. Bu eğitimlerin en başında hikâye anlatıcılığı dersleri verilmelidir. Ve etkili şiir okuma becerisi kazandıracak eğitimlerle genç vaizler yetiştirilmelidir. Hiçbir fon müziği, efekt ve diğer sanal çabalar dili etkili kullanabilen bir hatibin hitabetinin tesirinin yerini tutamaz. Yani bir hatip hitabet ilminden mahrumsa ne kadar sanal ortamda süslersen süsle kendini dinletemez. Ama bir hatip, hitabet ilmine vakıfsa sade sesiyle bile kitleleri tesiri altına alabilir.

Ezbere şiir okuma tarih boyunca etkili hatiplerin kullandığı bir tekniktir. Günümüz hatiplerinin ise ihmal edip beceremedikleri bir yöntemdir, Ezbere şiir okuma. Bu Garip Akımı denilen Orhan Veli Kanık ve arkadaşlarının başlattığı akım, şiir geleneğimizi berbat etmiş durumdadır. Serbest ölçü ile şiir tabiri ne yazık ki edebiyatımıza girdiği günden beri şiirden uzaklaşan bir millet olduk.

Şiir ölçüsüz olur mu? Ölçüsüz, kanunsuz, nizamsız, gelişi güzel bir hayat tarzını savunan kesimler, Serbest Ölçü dedikleri saçma sapan bir tabir buldular. Bunu da ders kitaplarında Şiirde ölçü üç çeşittir deyip Hece- aruz ve serbest nazım diyerek dayattılar.

Öncelikle ölçü ile yazılmış, redifi olan, kafiyesi olan, ölçüsü aruz veya hece olan şiirler okumalı, yazmalı ve ezberlemeliyiz. Bu halka kanun, nizam, edep, İslam, örf ve adetlerini getirmek isteyen herkes şiirde ölçü konusunu önemsemelidir. Bugün ölçülü şiir yazabilen kaç şair sayabilirsiniz? Haydi aruzu bir kenara bıraktık. Peki, hece ölçüsünü kullanabilen bir şair tanıyor musunuz? Başta MEB, Kültür Bakanlığı bu konuyu önemsemelidir. Serbest nazım ölçüsü tabiri kitaplardan çıkarılmalıdır. Ölçüsüz yazılmış metinler, şiir literatüründen çıkarılmalıdır.

Bu meseleye inşallah bir başka yazımızda devam edeceğiz. Şimdi ezberlenecek birkaç şiir okuyucularımızla paylaşalım:

-Öncelikle zalimle, zulümle, ilgili derdi olan yeryüzünde zalimi zelil etmek isteyen her hatip, her şair Mehmet Akif’ Ersoy’un aruz ölçüsü ile yazdığı Zulmü Alkışlayamam diye bilinen mısraları ezberlemelidir.

-Bestami Yazgan’ın 7’li hece ölçüsü ile yazdığı ‘Gülü İncitme Gönül’ şiiri hatipler için içinde çok malzeme barındırıyor.

-Mescidi Aksa ile ilgili hayalleri olan herkesin Mehmet Akif İnan’ın 11’li Hece ölçüsü ile yazdığı ‘Mescidi Aksa’ şiirini ezberlemesini isteriz.

-Tabi darbeler ülkesinde yaşayıp da Abdurrahim Karakoç’un 11’li Hece ölçüsü ile yazdığı şu dörtlüğünü ezbere bilmemek hatipler, siyasetçiler için ar olsa gerek:

Gölgelikte uyuklayan miskin at,
Arpa dolu torba görür rüyada.
İtibarı sıfırlanmış bir Gavat,
Yatar, kalkar darbe görür rüyada.

Abdürrahim KARAKOÇ

Şimdiden ramazanın bereketini yaşamak ve oruçları tutup teravihleri eksiksiz kılabilmek duası ile…