• DOLAR 34.591
  • EURO 36.296
  • ALTIN 2985.05
  • ...

Başı önünde, düşüne düşüne gidiyordu. Omuzları çökmüştü. Selam verdim. Mecalsiz bir şekilde aldı. Üzüntü tüm bedenini kaplamıştı. Giydiği gömlek bile kendisini sıkmış olacak ki iki düğmesini açmıştı. Sanki sıkılan kalbine bir ferahlık gelir diye ön düğmelerini açmıştı. ’Nasılsın?’ diye sordum. ‘İstemeye istemeye ‘İyiyim Hocam!’ deyiverdi. Yüzünü sağa sola çeviriyor, bir an önce gitmek istiyordu. ‘Sanki iyi değilsin. Neyin var? Hasta mısın?’ diye sorunca ‘He ya hocam, Hastayım!’ dedi. ‘Hastalıklar üzüntüyle çoğalır. Kafana her şeyi takma! Her şeyi dert etme!’ deyince bana sitemle baktı. Derinlerden gelen bir sesle:’ Nasıl üzülmem, hocam! Benim damat kızımı dört çocuğu ile bırakmış. Başka bir kadınla nikahsız gönül eğlendiriyor. Evine barkına bakmıyor. Çocukları aç! Ben üç beş lira borç edip kızıma gönderdim.’

Bir baba! Kalbi gam ile dolmuş bir baba! Çevremizde böyle babalarla karşılaşmak artık sıradan oldu. Hepimizin çevresinde, yakınları arasında boşanmış bir kız, kocası serseri olduğu için baba evine gelmiş bir hala, teyze, bacı vardır. Hele bir düşünün! Toplumda çocukları ile perişan olan, nice kadın var. Bu kadınların haline üzülüp de kalp krizi geçiren birçok baba tanırım. Kızını, çocuklarını, torunlarını, emekli maaşı ile büyütmek zorunda kalan birçok dedenin mazlumca ve çaresizce hayatına şahitlik ediyoruz. Bu kadar istismarın nedeni ne? Babasız büyüyen çocukların günahını kim yüklenecek? Genç yaşta baba evine dönüp boynu bükük yaşamak zorunda olan kadınların mazlumiyetine kim ses verecek?

Bu sorunun asıl kaynağı insanın hayvanlar gibi cinsel hayatının sınırsız olmasını savunan İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeyi halkımıza dayatan şeytani yapılardır. Evet, insanın cinsel hayatı hayvanlarınki gibi olamaz! Çünkü insan eşiyle, çocuklarıyla, annesi, babası, kayınbabası, kayınvalidesi ile toplumsal bir varlıktır.

Hayvanlar aleminde sınırsız bir cinsel yaşam olabilir. Hayvanlar, cinsel ihtiyaçlarını giderirken herhangi bir kurala, örfe, ananeye, dine bağlı olmayabilirler. Ama insan hayvan gibi yaşayamaz. Sınırsız bir cinsel özgürlüğü savunamaz. Zinayı, eşcinselliği, gayri meşru ilişkiyi insanoğlu savunamaz. Çünkü Yüce Allah: ‘Velaqad kerramna beni Adem’ derken Adem’in çocuklarını şanlı, kerim, şerefli olarak yarattığını belirtiyor.

Allah azze ve celle insanoğlunu şerefli, kerim, haysiyetli, izzetli kılan namus mefhumunun muhafazası için bakın ne diyor: Nur Süresinin 30 ve 31. ayetlerinde: “Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!”

Allah, insana bir fıtrat vermiştir. İnsan da hayvanlar gibi cinsel ihtiyacı olan bir mahluktur. İnsan melek değildir. Unutmamak gerekir ki insan hayvan da değildir. Melek değildir. Çünkü, yeme, içme, uyuma, cinsellik gibi ihtiyaçları vardır. Hayvan da değildir. Çünkü fizyolojik ihtiyaçlarını hayvanlar gibi gelişi güzel gideremez. İnsan, akıl denilen melekeyi, yeteneği kullanarak fizyolojik ihtiyaçlarını gidermek zorundadır. İnsan, aklı güçlendiren, vahye, peygamberlere, salih insanlara uymakla mükelleftir.

Peki, insanı, şerefsiz, haysiyetsiz, izzetsiz hale getirmek isteyen kim? Tabi ki de Şeytan… Evet, insanı namustan, iffetten, şereften mahrum etmek isteyen Şeytandır. Şeytan ve askerleri kerim olan, şerefli olan insanoğlunu zelil etmek, Allah’ın düşmanı etmek için iffetsizliği, namussuzluğu, açık saçlığı yaygınlaştırıyor. Elbise insana süs iken; şeytan, insanoğlunun üzerindeki bu süsü çıkartıp insanı hayvanlara benzetmeyi istiyor.

İnsan, hayvanlar gibi başı boş bir yaşamı savunamaz. Sınırsız cinsel hazzı, ahlaktan, kültürden, örf ve adetlerden mahrum, imandan bigane bir hayat tarzını insanoğlu savunamaz. Bunu savunan ancak şeytan ve şeytanın hizbidir, şeytanın taraftarlarıdır. Bakın, İstanbul Sözleşmesi denilen o ucube metinde deniyor ki: ’Kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınması amacıyla kadınların ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarının değiştirilmesine yardımcı olacak tedbirleri alacaklardır.

Yani diyorlardı ki: ’İnsanı insan eden her türlü dini değer, kültürel değer, namus, iffet, haya, örtü gibi her türlü değerin kökünü kazıyacağız. Yaklaşık 11 yıldır, bu maddelere dayanarak çok ciddi bir tahribat yaptılar. Bu sözleşmenin yürürlüğe girmesi için çıkarılan yasalar var. En kötüsü tüm illerde teşkilatlanmış LGBTİ dernekleri var. Bu dernekler, dış güçlerden aldıkları milyonlarca doların gücü ve cazibesiyle Müslüman halkımızı ifsat ediyorlar. İnsanın cinsel yaşamının hayvanlarınki gibi sınırsız, kuralsız olmasını savunan bu yapı çok tehlikelidir. LGBTİ dernekleri birer ifsat şebekesi gibi çalışırken devletin bu dış kaynaklı yapılara göz yumması kabul edilemez.

İnsan kalabilme duası ile…