Kur’an’ı Yaşadığın Çağa ve Ana Göre Tefsir Edebilmek
Bir gün Peygamberimiz dedi ki : ‘Bir adam Kur’an okusa sonra ailesinin yanına gidip dese ki : ’Vallahi Allah benimle konuştu!’ yalan söylemiş olmaz. Allah’ın kendisi ile konuşmasını isteyen Kur’an okusun.’ Yine buyuruyor ki: ‘Kim Kur’an’dan 100 ayet okusa sonra ellerini açıp dua etse Allah-u Teala onun duasını geri çevirmez.’ Yine buyuruyor : ’Kim Yasin Suresini okusa sonra da Allah’a dua etse duası geri çevrilmez.’ Yine buyuruyor ki: ‘Kim Kur’an’ı Hatim etse sonra dua etse duası geri çevrilmez.’ Evet, ne kadar büyük bir nimettir.
Kur’an’ın lezzetini alan bir insan Kur’an’ı özler. Allah ile konuşmayı özler. Geçen bir arkadaş sordu: ‘Sence Allah’ın verdiği en büyük nimet hangisidir?’ Kendisine cevap olarak Dedik ki: ‘Allah’ın verdiği en büyük nimet Kur’an’dır.’ Çünkü bir insan Allah’ın kendisi ile konuşmasını isterse gitsin Kur’an okusun. Nasıl ki Allah Tur-i Sina’da Hz. Musa ile konuştu, Hira Mağarasında Hz. Muhammed ile konuştu ahirzaman insanları olan biz Ümmeti Muhammed’e de Kur’an’ı hediye etti. Kim Kur’an-ı Kerim’i okuyorsa o kişi Allah’ın muhatabı oluyor. Kur’an okuyan Allah ile iletişime geçiyor.
Kur’an’ı okumak ve doğru anlamak… Malumunuz Kur’an-ı Kerim peyderpey indirildi. Bir kitap halinde direk peygamberimize verilmedi. 23 yılda indi. 23 yılda tamamlanmış bir kitap. Olaylar üzerine, vakalar üzerine inmiş bir kitap. Şimdi meseleyi ifade edebilmek için şu örneği verelim: Allah rahmet etsin! Hz. Ali Sıffin’de savaşıyordu. Karşı taraf bir hile yaptı. Kur’an-ı Kerim ayetlerini, sayfalarını mızraklara astılar ve ‘Hüküm Allah’ındır! Kur’an aramızda hakem olsun!’ diye bağırmaya başladılar. Hz. Ali’nin taraftarlarından bazı saf insanlar dediler ki: ’Biz Kur’an’a karşı savaşamayız. Onların isteklerini yapalım. Savaşa son verelim.’ Hz. Ali bu işin bir aldatmaca olduğunu izah ettiyse de onları ikna edemedi, Hz. Ali’yi dinlemediler. Hasılı o gün yarım kalan iş, günümüze kadar uzandı.
23 yılda inen bir kitap bir kerede anlaşılmaz. İşte, alimlerin kıymeti burada devreye giriyor! Alimlerimiz yürüyen Kur’an gibi olacak! Peygamberimiz buyuruyor ki: ’Nübüvvet kapısı kapanmıştır. Artık sizlere bir nebi, bir peygamber gelmeyecektir.’ Bunu söyleyince Ashabı Kiramın hepsi boynunu büktü. Düşünün 124000 Peygamber gelmiş. Hz. Muhammed’in vefatından sonra artık peygamber gelmeyecek! Peygamberimiz: ‘Ben öldükten sonra peygamber gelmeyecek ve ben de öleceğim!’ Bu sözü duyan ashabı kiramın kalbi çok hüzünlendi. Bazı sahabelerin gözleri doldu. Resulullah aleyhisselatı vesselam onların halinden anladı ve dedi ki: ’Üzülmeyin! Benim ümmetimin alimleri Ben-i İsrail’in peygamberleri gibidir. Benim Ümmetimin alimleri Ümmetimi karanlıktan aydınlığa çıkartırlar. Ümmetin alimlerine destek olun, onlara sahip çıkın. Alimlerin yüzüne bakmak bile sevaptır.’ Düşünün bir alimin yüzüne bakmak bile sevapsa daha onun sohbetine katılmanın mükafatı ne kadar olur?
Bir gün Peygamberimiz dedi ki: ‘Cennet bahçelerinden ayrılmayın! Cennet bahçelerinden ayrılmayın!’ Sahabeler bu sözü duyunca heyecanlandılar. ‘Ya rasullah! Dünyada Cennet bahçesi var mı?’ Peygamberimiz tebessüm edip buyurdu ki: ‘Dünyadaki Cennet bahçesi ilim meclisleridir. Allah’ın isminin, İslam’ın, Kur’an’ın öğretildiği mekanlardır. Zamanlardır.’
Bu ümmetin alimlerinin görevi nedir? Kur’an 23 yılda indi. Olaylara binaen inmiş. Bedir’den sonra inmiş, Hendek’ten, Uhut’tan, Hayber’den sonra inmiş. İfk Hadisesinden sonra inmiş. Bu şekilde yaşanan tüm olaylar Kur’an’la çözülmüş. Hatta Hz. Ebu Bekir ne der bilir misiniz? ‘Benim devem kaybolsa ben o devemi Kur’an’la bulurum.’ Yani sahabeler yaşadıkları Peygamberimizden sonra yaşadıkları olay ve sorunları Kur’an’la çözmüşler. İşte, alimler, Peygamberimiz gibi, yaşadığı çağda, mahallesinde, şehrinde, ülkesinde hangi dert varsa ve Kur’an’daki hangi ayet o derde çare ise o ayetin tefsirini insanlara öğretecek! O ayeti anlatacak! İnsanlara Allah’ın emrini öğretecek! Mesela Aralık ayında Yılbaşı kutlamaları yapılıyor ve bu Hıristiyan adetidir. Çekiliş, Milli Piyango gibi adlarla kumara teşvik ediliyorsa bu ayda insanlara bunların haram olduğunu ve toplumsal, bireysel zararlarını anlatacak. Faize meyil varsa, içki dükkanları mahalle aralarına girecek kadar yaygınlaşmışsa işte alimler, bu duruma müdahale edecek. Halka kötü nedir, iyi nedir anlatıp müdahale edecek!
Müslüman Alim, toplumun derdi neyse o derde derman olacak Kur’an ayetlerini insanlara anlatacak. Hakkı ve Batılı Müslüman alim net bir şekilde, dobra dobra anlatacak. Çekinmeyecek. Yani toplum neye ihtiyaç duyuyorsa onu anlatacak. Peki, bunu nerede anlatacak? İslami basın yayın yoluyla… Günlük gazetelerde, aylık, haftalık dergilerde, TV, Radyo, sosyal medya ile… Zamanı iyi okuyacak, insanlığın dertlerine Kur’an’dan çözüm sunacak. Korkmadan çekinmeden… Halkımız da alimlerin arkasında duracak ve alimlere sahip çıkacak. İşte dertlerimizin dermanı burada! Selam ve dua ile…