• DOLAR 34.652
  • EURO 36.425
  • ALTIN 2927.469
  • ...

İslam Şeriatine göre İslam dini devlet kurmayı hedefler mi?

İslam’ın hükümleri devlet olmadan da uygulanabilir mi?

İslam’ın devletinin idaresinde yaşayan biri ile İslam’ın devlet olmadığı bir ülkede yaşayan bir kişinin fıkhi yükümlülükleri aynı mıdır?

Allah Resülü için ‘O (sav) bir devlet kurdu.’ diyebilir miyiz?

Peygamberi devlet kuruş bir ümmetin 1400 yıllık tarihindeki devlet geleneğini nasıl değerlendirebiliriz?

İslam devleti olarak kendini isimlendiren günümüz devletlerinin siyasi durumu nedir?

Ümmeti tek devlet çatı altında toplama düşüncesi acaba hayal midir?

Tarihte bunun örnekleri var mıdır?

Allah Resülü, Mekke’yi fethederken niçin her kabileye kendi bayrağını açma iznini verdi?

Farklı bayraklar kelime-i tevhid altında cem olamazlar mı?

İslam ümmetinin dünyada mutluluğuna vesile olacak, ahirette de Allah’a karşı ümmeti Muhammed’in yüzünü ak edecek ve ümmeti toparlayacak bir ortak anayasa hazırlanamaz mı?

Ortak bir anayasa hazırlama girişimi hiç olmuş mu?

Osmanlı Devletinin hazırlattığı Mecelle için ortak bir anayasaya örneklik teşkil edebilir, diyebilir miyiz?

İslam ümmetinin evlatları günümüzde niçin İslam’ın devlet yönünü ihmal ettiler?

İslam’ı devletleştirme sloganıyla ortaya çıkanların icraatları ne kadar meşrudur?

İslam’ın devlet olması için yapılan faaliyetlerin de bir fıkhı, kaidesi, kuralı yok mudur?

Son yüzyılda İslam’ın devletleşmesi gerektiğini savunan İslami şahsiyetler, Şeyhler ve cemaatler niçin top yekûn yok edilmek isteniyor?

Şeyh Said, Bediüzzaman, Necmettin Erbakan, İmam Humeyni, Hasan El Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi gibi alimlerin İslam’ın devlet olması gerektiği konusundaki benzer sözlerinin olması bu mevzumuzu izah etmeye yeterli midir?

Evet, her biri için ayrı ayrı makaleler yazılıp yorumlanması gereken birçok soru ile sizi yorduk.

Gerçekten de bu soruların her birini açıklayıp izah etmek gerektiği kanaatindeyiz.

500 kelimelik bir makale ile bu zor mevzuyu izah edemeyeceğimizi bildiğimiz için araştırmacı, anlayışlı, ferasetli okuyucularımızın konuyu daha iyi anlayabilmeleri için sorularla konumuzu izah etmek istedik.

Evet, bu soruların cevaplarını araştıran bir kardeşimiz konuyla ilgili çok ciddi makalelere, fikirlere, tarihi olaylara şahitlik edecek inşallah.

Yalnız lütfen bu konuyu araştırıp toplumumuza izah edelim. Özellikle Allah resulünün devlet adamlığı yönünü anlatan kitaplar okumak günümüzdeki siyasi ve sosyal olayları anlamamıza vesile olacaktır.

Özellikle MEDİNE DÖNEMİ VE YAŞANANLARI ÇOK İYİ ANLAMAK GEREKİYOR.

Medine Vesikası diye bilinen Medine sözleşmesini okuyup anlamak, günümüzde cayır cayır yanan İslam beldelerine bir serinlik, esenlik getirebilmemize vesile olur belki.

Özellikle İslam adına siyaset yapanlar bu konuya çok dikkat etmelidirler. Gerçi hemen birileri diyecek ki: ’İslam adına siyaset olur mu?’ HÜDA PAR olarak ülkemizde kısa sürede tanınan parti ’Ben referansımı İslam’dan alıyorum’ diyerek İslami bir siyaset yaptığını her ortamda vurguluyor.

Genel başkan vekili Zekeriya Yapıcıoğlu, Filistin meselesine Diyarbakır’dan ses verirken HÜDA PAR’ın genel başkanı İshak Sağlam, İstanbul’dan Siyonizm’in yok edilmesi gerektiğini haykırarak İslam’ın aziz gençlerini heyecanlandırıyor.

Diğer yandan parti sözcüsü: ‘Filistin ile ilgili programlara katılım sağlarken, katılanların veya düzenleyenlerin ne fikirlerine, ne düşüncelerine, ne siyasi duruşlarına ve ne de diğer olabilecek farklılıklarına hiçbir şekilde bakmadık. Bize göre Kudüs Sevdası farklılıklar üstü bir değerdir’ dedi.

Evet, Kudüs İslam’ın devlet olduğu tüm çağlarda küffarın kanlı elinden alınmış, İslam’ın esenliğine teslim olmuş bir şehirdir.

İslam’ın devletten mahrum olduğu dönemlerde ise küffarın elinde esir kalmıştır.

Evet, mazlum Kudüs, lisan-ı hal ile: “Müminden yoksunun, tek ve tenhayım/ Dayanamıyorum bu ayrılığa/Kucaklasın beni İslam” diyor.

Selam ve dua ile…