İslam İşbirliği Teşkilatı ve NATO
Malumunuz 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İslam ümmeti devletsiz kaldı. Avrupa’nın temsil ettiği Hıristiyan alemi ise devletlerini birleştirdi. NATO, Avrupa Birliği gibi birçok sözleşme imzalayarak ortak bir devlet oluşturdular. Sınırları kendi aralarında kaldırırken İslam ülkeleri arasında mayınla döşediler. Tel örgüler çektiler. Uzun duvarlar inşa ettiler. Bu tür sınır ayırma işlemlerini finanse ettiler. Masa başında çizdikleri sınırlarımızın birbirine yaklaşmaması için her türlü hinliği yaptılar. Gelinen nokta ise şudur: Bizim ülkelerimiz harabeye döndü Batı’nın ülkeleri imar oldu.
NATO dedikleri birlikteliklerinin kuruluşundan beri İslam beldelerini işgal ettiler. Irak, Afganistan bunun en bariz örneğidir. İslam ülkeleri bu süreçte ne yaptı? Yani 1. Dünya Savaşı’ndan sonra birliktelik adına, ümmet adına ne yaptık? Arap Birliği’ni kurdular. Adından da anlaşıldığı gibi ırkçı bir yapılanmaydı. Zaten Arapların yoğunlukta yaşadığı coğrafyada birçok irili ufaklı devletçikler var.
İslam İşbirliği Teşkilatı Fas’ın başkenti Rabat’ta 26 Eylül 1969 yılında kuruldu. 57 üye ülkeye sahiptir. Hemen hemen bütün İslam ülkelerini içine alan bir teşkilattır. Mescid-i Aksa’nın 22-25 Eylül 1969 tarihlerinde kundaklanması üzerine İslam dünyasından yükselen tepkiler neticesinde kurulmuştur. Ülkemiz ilk günden itibaren bu teşkilata üyedir. 2016 yılından 31 Mayıs 2019 yılına kadar dönem başkanlığını ülkemiz yürüttü. 14. Zirvesi’yle de Mekke’de düzenlenen toplantıyla başkanlığı Suudi Arabistan devralmıştır.
HÜDA PAR ümmet merkezli siyaset üretmek isteyen bir partidir. Bu yüzden haftalık gündem değerlendirmesinde Ümmetin hemen hemen tüm renklerini içinde barındıran bu teşkilatın daha aktif hale gelmesini gündeme getirdi. Dikkate alınması gerekir. Ama İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşundan beri ümmetle alakalı hiçbir hayati karar almamıştır. Yaşanan en büyük zulümlere dahi kınama ile yetinmiş bir teşkilattır. Bu teşkilatın ümmeti ortak bir devlete dönüştürecek bir basamak olması elbette tüm müminlerin duasıdır.
İslam, devlet veya idare mefhumu tanımlanırken: ‘İslam Şeriatına göre İslam devletinin hedeflerine ulaşması için insan kaynaklarını tanzim etmeye, sevk ve idare etmeye İslam’da idare denir.’
İşte günümüzün en büyük problemi İslam’ın devlet olamayışıdır. Bakın 57 devletten bahsediyoruz. Bu devletlerin birçoğunun anayasası İslam şeriatine göre düzenlenmiş. Ama bu yasalar sadece kâğıt üzerinde kalmış. Bizim gibi bazı ülkelerde ise İslam Şeriatı anayasanın oluşturulmasında göz ardı edilmiştir. Bu tür devletlerin her geçen gün sayısı artmaktadır. Mesela Suriye’nin yeni anayasasının konuşulduğu şu günlerde İslam’ın hükümleri göz önüne alınıyor mu? İslam devletsiz yaşanmaz mı? Sorusuna ümmetin tüm alimleri icma ederek, ittifak ederek hayır demişler. Bakın İbn Hazm miladi 1064’te vefat eden bu alim konuyla ilgili şöyle der: ‘Ehli Sünnetin hepsi, Merciyye mezhebinin hepsi, Şia’nın hepsi, hatta hariciler dahi bir imamın etrafında devlet kurulması gerektiği konusunda ittifak etmişler. Ümmetin bir imam çıkarıp bu imama inkıyad etmesi yani boyun eğmesi vaciptir. Eğer bu imam adil ise, Allah’ın ahkamlarını, hükümlerini ikame ediyorsa, ayakta tutuyorsa ve Allah resulünün izlediği siyaseti izliyor Peygamberin sünnetine tabi oluyorsa tüm ümmetin böyle bir imama boyun eğmesi vaciptir.’ Evet, tüm mezhepler bu konuda hemfikirdirler. Aslında tüm mezheplerin aynı şeyi söylediği önemli mevzulardan birisi de: ‘İslam’da adil bir imamın etrafında devlet olma fikridir.’ Yine İbni Haldun da konuyla ilgili : ‘Bir imam çıkarmak ümmet üzerine vaciptir. Bunun vacipliğini biz, Şeriatın kendisinde, sahabelerin ve tabiinin icmasından biliyoruz.’ der. Yani ümmetin bu konuda bir imam etrafında toplanıp tek devlet olma fikri konusunda icma ettiği tüm alimlerin kabul ettiği bir gerçektir. Bu gerçekleri halkımıza anlatacak İslam hukukçularına azami ihtiyacın olduğunu genç ilahiyatçı ve hukukçu kardeşlerimize hatırlatmak isteriz.
Batı ümmet fikrini kendi değirmeninde öğütüp kendine göre bir şekil vermiş. Ümmeti ise parça parça etmiş. Tekrardan Rabbimizin ümmeti bir araya getirip tek devlet, tek ümmet eylemesi duasıyla…