Her şey ya Allaha yaklaştırır ya da uzaklaştırır
İnsanoğlunun yaptığı her eylem, söz, tavır, niyet kendisi için ya hayırlara, güzelliklere, Allah`a daha da yakınlaşmasına ya da bir kayıp, zarar ve Allah`tan uzaklaşmasına ve haliyle hüsranına sebep olacaktır. İlim, para, mal, makam-mevki, güç, evlat, güzellik, fakirlik, bela-musibet, hastalık, zindan… hepsi insan için ya hayır ya da şerdir.
Allahu Teâlâ yolunda sarf edilen bir ömür, cenneti kazandırırken; O`nun yolunda harcanmayan bir ömür, cehennem çukurlarına girilmesine vesile olacaktır. Allah yolunda harcanan ve şükrü eda edilen bir mal, hayırlara vesile olurken, O`nun yolunda harcanmayan, zekâtı verilmeyen yığılan altın ve gümüşler ahirette sahibini dağlayan ateşe dönüşecektir. Allah`ı tanımaya ve takvaya sevk eden bir ilim, insanı meleklerin derecesine hatta daha üst derecelere taşırken; O`ndan gafil bırakan bir ilim, sahibini esfelessafiline yuvarlar.
İslam; insana kendisini, çevresini, dünyayı ve kâinatı araştırmaya ve tanımaya sevk eder. Kur`an, ‘Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun…` ayetiyle kâinatta ve insanın kendi nefsinde cereyan eden olaylarla Allah`ı hakkıyla tanımaya çağırır. Hakikat nazarıyla zerreden şemse, habbeden kubbeye bakan, her şeyde Allah`ı görür. Bizce cansız olarak görünen, bilinen her şeyin hakikatte canlı olduğu ve Allah`ı tesbih ettiği görülecektir.
İlim ve teknolojinin geliştiği günümüzde insanların, hele hele bilimle uğraşan bilim adamlarının Allah`ı tanımamaları ve O`ndan gafil olmaları büyük bir cehalet ve zulümdür. Hâlbuki bu insanlar kâinatın sırlarına ve Sünnetullahın işleyişini gördüklerinde Allah`ın azameti ve büyüklüğü karşısında secdeye kapanmaları ve Allah`ın veli kulları arasına girmeleri gerekirdi. Ayette değinildiği gibi “Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, ‘Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?` derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını saptırmaz.”
Bütün bunları anlatmamın sebebi İsviçre`nin başkenti Cenevre`de Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN`de kâinatın oluşumu hakkında yapılan araştırmalar ve bu araştırmaları yapan bilim adamlarının halidir. Burada kâinatın oluşumu hakkında araştırma yapılırken maddeye kütle kazandıran parçacıkların peşine düşmüşler ve buna da ‘higgs parçacığı` veya ‘tanrı parçacığı` adını veriyorlar. Son yapılan deneyden sonra ‘tanrı parçacığına ulaşmadık ama izine rastladık` şeklinde bir açıklama yapıldı. Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi İslam dini kâinatı, tarihi araştırmaya ve incelemeye karşı çıkmadığı gibi aksine bunu teşvik etmiştir. Ama bunu yaparken merkeze Allah`ı koymak ve O`nu tanımayı esas hedef olarak belirlemiştir.
Ama gel gör ki Allah`ın bunca yaratıklarını ve inceliklerini gören, kâinatın ilk oluşumu hakkında on milyarlarca dolarla ve binlerce fizikçiyle yıllardır araştırma yapan bilim adamaları, bu kâinatı yaratanı merak etmiyor, tanımıyor, büyüklüğü ve azameti karşısında acizliğini ve zayıflığını anlamıyor. İşte bu ilim insana fayda yerine zarar veriyor, hanesinin artı yerine eksilerle dolmasına sebebiyet veriyor. Bu ilmi kullanarak Allah`ın veli kulları arasına gireceğine günahkâr kulları arasına girmeyi tercih ediyor.
Allahu teala bizleri her eylem ve her anıyla kendisine yaklaşan mukarreblerden eylesin