• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Gazze’de can kaybımız 40 bine dayandı.

Tabi henüz enkaz altından çıkarılamayan kardeşlerimiz hariç.

Bir o kadar da yaralımız var.

Millet olarak elimizdeki en büyük iki silahımız dışında yapabileceğimiz bir şeyimiz de şu an için yok maalesef.

Dua ve boykot.

Gazze’mizi dualarımızın başına, ortasına ve sonuna koymuşuz.

Dua yapmışız Gazze’yi.

Bir de aylardır mücadelesini verdiğimiz boykotumuz var.

Boykot, siyonist çetenin taptıkları putları kırma adına önemlidir.

Hayat damarları olan dünyalarını kesme adına ciddi bir eylemdir.

Herkes ve kesimden destek gören bir boykot süreci ilerliyor.

Tüm bunlar yaşanırken bazı zincir marketler boykot listesinde

İlk sıralarda yer alan ürünleri satma yarışına girmişler.

Sanki(!) siyonistleri beslemenin telaşına kapılmışlar.

Bu asla bilinçsiz yapılan bir “Pazarlama” değildir.

Asla “Hesapsız” yapılan bir ürün teşhiri değildir.

Bu hesaplı bir pazarlamadır.

Siyonist destekli ürünler(silahlar) bir alana niye bir bedava veriliyor?

Diğer yerli ürünlere kendi yanlarında durmadan “zam” yaparken bu ürünlere

Yarı yarıya neden dolayı indirim yapılıyor?

Hal böyle olunca şu soru akıllara gelmiyor değil:

Siyonist çetelelere neredeyse can suyu olan bu zincir marketler nereye bağlı?

Bu zincir marketlerin hem devlet hem de sivil halk nazarında bir “inceleme” ihtiyacı vardır.

Öncelikle devletin bu tekelleşmeye dur demesi gerekmektedir.

Çünkü bu tekelleşme, telafisi zor olan ciddi sıkıntılara yol açacaktır.

Ülkenin tüm market ihtiyaçları “birkaç markete mecbur” eder hale gelecektir.

Halk, zincir marketlere mahkûm edilmemelidir.

Şube açma belli kurallara göre olmalıdır. Türeme şeklinde, gecekondu vari olmamalıdır. Avrupa’da 3.500 kişiye bir market düşerken Türkiye’de 400 kişiye bir market düşmektedir. Şube açma kriterleri gözden geçirilmelidir.

Raflardaki ürünlerin son kullanma ve fiyat tarifinden ziyade “yerelliği” de kontrol edilmelidir.

Mutlak surette yerli ürüne teşvik edilmelidir. İthal ürün kotası getirilmelidir.

Devlet ve belediye destekli yerel marketler kurulmalıdır.

Var olanlar halkın alım gücüne göre ve tamamen yerli ürünler satmalıdır.

 

Bu konuda halk olarak bizlere de görevler düşmektedir.

Kendimizi bu zincirlerin bir halkası yapmak zorunda değiliz.

Şu an için alternatifsiz değiliz.

Siyon kokulu kim olursa olsun asla onlarla işimiz de alışverişimizde olmamalıdır.

Boykot ürünleri ucuzlasa da kardeşlerimizin kanları ucuz değildir.

Bu üç harf sendromundan bir an önce çıkmamız gerekmektedir.

Onlara ne mahkumuz ne mecburuz.

Onlar raflarını bu vahşi katillerin ürünlerine açtığı müddetçe

Kapılarından içeri girmek bize haram olmalıdır. Haramdır.

Çocuklarımıza siyonist ürünleri öğrettiğimiz gibi bu marketleri de tanıtacağız.

“Yavrucuğum işte bu marketler; kardeşlerine ölüm yağdıranlara silah desteğini verenlerdir.” diye öğreteceğiz.

Kola’dan nefret ettirdiğimiz gibi kola satan yerlerden de nefret ettireceğiz.

Masumların kanlarının karıştığı hiçbir şey bize ve çocuklarımıza bulaşmamalıdır.

Bu kanın ağırlığı terazilere sığmaz.  Ne sevabı sığar ne günahı sığar.

Hele hele utanmadan yaklaşan Kurban Bayramı’ndan önce

Kurbanlık hisse satışları reklamı yapacaklar.

Kanmayacağız, bu şeytani zincirin halkası olmayacağız.

Canlarımızın kurban edilmesine destek verenleri unutmayacağız.

Kalp, zihin ve vicdan defterimize not edeceğiz adlarını.

Sattıkları ürünleri de onları da boykot edeceğiz.

Artık listemize boykot ürünleri ile beraber boykot marketleri de yerleştireceğiz.