Hikâyede anlatılır ya Cumhuriyet Halk Partisi’nin öz Türkçeyi savunduğu bir dönemde bir vatandaş çıkıp;
“Yahu bunlar öz Türkçe falan diyorlar da bunların adları bile Türkçe değil. Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki, Cumhuriyet Arapça, Halk Arapça, Parti Fransızca. Geriye sadece ‘si’ kalıyor.”
Yaşanan son gelişmelerde de görülüyor ki demokrasinin hamisi, bilimin ileri düzey temsilcileri olduğunu savunanlar aslında sadece sondaki ekler imiş.
Yani bunlarda sadece demokrasinin (si)’ si var.
Diğer taraftan malum şahsın da diplomasının da sadece (sı)’sı var.
Gece gündüz söyledikleri ile yaptıkları arasındaki fark gece gündüz kadarmış.
Taştan putları öpüp dururlar da asıl olan helvadan putlarmış.
Mekke dönemindekiler acıkınca putlarını yerlerdi. En azından bir bahaneleri vardı.
Ama bunlar sadece acıkınca yemiyorlar. Tok olunca da yiyorlar. Nerdeyse patlayıncaya kadar yiyecekler.
Peşin hüküm verme gibi bir derdimiz yok. Ancak ortadaki iddialar korkunç. Savcının gözaltına çağırma sebepleri korkunç. İddialardan sadece birinin doğru olması bile korkunç.
Bu mesele sadece bir belediye başkanının ve yönetiminin organize işleri mi yoksa başka taraflarda da başkaca ayakları var mı bu elbette yargının işidir.
Ancak kokuşmuş bir ideolojinin güzel bir koku yayması elbette beklenmez. Bundan dolayı insanlar bu zihniyeti iyi tanımalı. Yüzyıldan fazladır ülkeye hiçbir faydası dokunmamıştır. Batı taklitçiliğinin, mimsiz medeniyet sevdalarının, aileye düşmanlıklarının, dine savaşlarının dününü bugününü herkes biliyor. Bu açıdan her köşeye sıkıştıklarında kullandıkları demokrasi, özgürlük, emek, akılcılık, bilim gibi sözlerinin hiçbirinde samimiyet yok. Süslü sözlerinin, ütopik cümlelerinin kimsede bir karşılığı yok.
Ve malum iddialar bir diploma parçasından çok daha önemlidir. Birinin adaylığından öte bir şekilde ele alınmalıdır. Asıl üzerinde durulması gerekendir. Çünkü bu durumda kaybeden şehirdir, kaybeden halktır. Hangi siyasi parti yönetiminde olursa olsun belediyeler halka hizmet kurumlarıdır. Denetimleri açık ve şeffaf olmalıdır. “Sadece bir kesimin” denetimleri şeklinde de olmamalıdır. İktidar, muhalefet, bağımsız artık kimin yönetiminde olursa olsun denetimler mutlaka yapılmalıdır. İşe alımlar, ihaleler, mal alımları gibi hususlar halka arz edilmelidir. Reklam aldıkları bilboardlarda bir kez de hesap özetleri ve yapılanlar verilmelidir.
Hem Ramazan’ın maneviyat dolu bu son günlerinde hem Gazze gibi önümüzde acı bir tablo varken bu konuları konuşmak acı veriyor. Ancak bu da yaşadığımız ülkenin acı bir gerçeği.