Bismihi Teâla
“Bireyi bir üst öğrenime ve hayata hazırlamak.”
Okullarımızın sahiden bireyi bu yönde yetiştirdiğini
gönül rahatlığıyla söyleyebiliyor muyuz?
Haydi, politik olarak söylediniz.
Peki, inandırıcılığı olur mu?
Okullar işlevselliğini
dershanelere,
özel okullara mı devrediyor?
Her sokak başında dershane,
etüt merkezleri,
öğretim kursları vs.
öğrenci sirkülasyonu bariz şekilde dikkat çekiyor.
Bu gidişle özel öğretim kurumlarının
resmi kurumları gölgede bırakacağı ortada.
Zaten bakanlık önüne de geçemiyor.
Ciddi bir rant da dönmüyor değil.
Bir ara sunduğu DYK’lar da tutmadı.
Bir yerde denetim,
kalite olmadı mı,
öteye gidilemiyor.
Aileler sınav sisteminin stresini,
garibim çocuğun sırtına vurup,
okul-dershane arası mekik doku(t)manın
zahmetinde…
Artık bu zahmet aileye ne kadar yansıyor
bireye ne kadar..?
Orasını varın siz düşünün!
Eğer okullar bireyin geleceğini inşa etmekte acizse,
o zaman bireyin koskoca asgari 12 yılını
zayi etmiyor mu?
Dile kolay en verimli yıllarını…
Sonrasında dev sermayeyi dökseniz de,
geriye getiremeyeceğiniz o yıllar…
Altından kalkmak kolay mı, dersiniz?
Vebali boynuna yetkili, etkili kimselerin!
12 yıllık eğitimi zorunlu kılmak kadar
bireyi hayata hazırlamak da zorunlu
olmalı değil midir?
21.yy;
bilgi, teknoloji,
zamansız mekân,
akışkan, hızlı, esnek toplumudur deniyor.
Dolayısıyla bir önceki asrın gözlüğüyle
bu asır net görünmez...
Son olarak sanırım eğitimci J. Dewey’in sözü buraya uyar.
“Bugün öğrencilerimize geçmişte olduğu gibi
öğretirsek çocuklarımızın geleceğini çalarız.”
Kalın sağlıcakla…