Zaman uzaklaştıkça o yakınlaşıyor. İnsanlık ve adına medeniyet denen ortam geliştikçe ruhsuzlaşıyor ve bedenine bir ruh arıyor.
İnsanlığa kurtuluş reçetesinin yazıldığı o yere gidip o ruhu yeniden hissetmek lazım. Yavaş yavaş yeniden Hira Dağı’na tırmanıp o küçük mağaranın duvarlarında yankılanan ilahi emri duyup ona kulak vermek, hepsinden de öte onu öğrenip ona göre yaşamak lazım.
Bireysel ve toplumsal anlamda insanlığın yaşadığı buhranı, ahlaki bozukluğu hal yoluna koyacak tek şey, Asr-ı Saadet’in yeniden ikame edilmesidir.
Günümüzün dünyasında her şey adeta rayından çıkmış bir halde ilerliyor. Ticarette, insani ilişkilerde, komşuluk ilişkilerinde hatta aile içindeki konularda bile insanlık ahlaki değerlerini kaybediyor.
Aynı şey Müslüman alemi için de geçerli. Müslümanlık ve Müslümanların özüne dönmesi için Nübüvvetin merhametine sığınması gerekiyor.
İşte tam da bu noktada yeniden ‘Hira’dan yükselen sese’ kulak vermek OKU emrine uymak gerekiyor.
İnsanlığın cehalet ikliminden kurtulup vahiy iklimiyle buluşması için Hz. Muhammed’in hayatını okuyup öğrenmesi, anlayıp yaşaması gerekiyor. Yani O’nu (SAV) okumak, O’nu (SAV) anlamak ve O’nun (SAV) gibi yaşamak lazım.
İşte bu anlamda Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından her yıl düzenlenen ve her katılanın kazandığı Siyer Yarışması çok büyük bir önem arz ediyor.
Arkasında çok büyük bir eğitim tecrübesinin desteğiyle her yıl farklı kategorilerde kitaplar hazırlayarak bu kategorilerde sınavlar düzenlemek Nebevi çağrıyı milyonlara ulaştırmaktır.
Hazırlanan kitapların yaş gruplarına uygun olarak düzenlenmesi ve bu kitapların kaynak kitap olarak dağıtılması Allah’ın izniyle Nebevi bir gençliğin oluşması için çok faydalar sağlayacaktır. Çünkü hazırlanan kitaplar her yıl ülke sınırlarını da aşarak on binlerce haneye girmektedir.
Her yıl düzenlenen Siyer Yarışmalarına yıllardan beridir düzenli olarak katılanlar olduğu gibi her yıl alttan gelen yeni nesilden gençler ve çocuklar da müracaat ederek Siyer kitaplarını okuyor ve yarışmaya hazırlanıyorlar.
Bu, dağdan yuvarlanan bir tür kartopu gibi bir olay. Her sene artarak devam ettikçe daha fazla insanın, gencin, kadının Siyer’i okumasına, okuyup öğrenmesine vesile oluyor.
Siyer ve ona bağlı olaylar adeta birer hayat okyanusu niteliğindedir. Aynı evreyi aynı konuyu defalarca okumamıza rağmen her seferinde farklı dersler ve de günümüze bakan, dertlere derman olan, sorunlara çözüm sunan yeni şeyler bulabilir hayatımıza uygulayabiliriz.
Yeter ki; anlamak ve anladıklarımızı hayatımıza uygulayarak o tarihi tecrübeden istifade etmek için okuyalım. Siyer her yönüyle hayatın ta kendisidir.
Peygamberin şahsında; eşini aşkla seven bir kocayı da evlatlarına şefkatle davranan bir babayı da bulabilir, ondan payımıza düşenlerle evimizi, hayatımızı nurlandırabiliriz.
Dürüst bir tüccar, iyi bir komşu, borçlarına sadık ve güvenilir bir insan portresini bulabileceğimiz gibi maneviyatın doruklarını da bulabiliriz Siyer’in sayfalarında.
Bu amaca hizmet eden her adım mübarektir ve saygıdeğerdir.
Bu yarışmayı hazırlayanlar da katılanlar da Nübüvvet yolunda çok büyük bir hizmetin içerisindedirler. Rabbim çabalarını mübarek kılsın…