Devlet Bahçeli’nin çıkışı sonrası başlayan sürecin neyi içerdiği konusunda kafa karışıklığı devam ediyor.
Hükümete yakın kaynaklar sürecin “Terör sorununun bitirilmesi” ile alakalı olduğunu iddia etseler de oluşturulan “İmralı heyeti”, İmralı görüşmesinden sonra “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik” etmek gibi “terörle bağlantılı” suçlardan dolayı hüküm giymiş olan Demirtaş ve Yüksekdağ ile de görüştü ve ortaya izahı zor bir çelişki çıktı. Öyle ya eğer çözüm iradesinin sahibi Öcalan ise ve “diğerleri” Öcalan’ın iradesine bağlıysa neden kendileriyle görüşülüyor?
Bu görüşmelerin uzamasının süreci bir kez daha çetrefilli ve içinden çıkılmaz bir hale sokacağından kimsenin şüphesi yok. PKK ve siyasi uzantılarının zaten böyle bir şey istediğini herkes biliyor da hükümet çevrelerini bile tedirginliğe sevk eden bu durum karşısında “devlet aklının” ne yapmak istediğini kestirmek güç.
Devlet Bahçeli, her ne kadar meselenin sadece “terörün bitmesi” olduğunu söylese de Erdoğan, yaptığı açıklamalarla başka şeyleri de gündeme getirmeye çalışıyor.
Önemli şeyler söylüyor Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Son 1.5 asırdır, bilhassa son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık 'dur' deme vaktidir, artık yeni şeyler söyleme vaktidir."
Son yarım asırdır ülkede yaşanan ideolojik eksenli şiddetin “sağ-sol çatışmasından” zamanla etnik temelli ideolojik çatışmaya dönüştüğü; ama bunun kökenlerinin 1,5 asırlık bir zaman diliminde aranması gerektiği konusu oldukça önemlidir. Batıdan alınan ırkçı ve ideolojik fikirlerin ayırımcılığa neden olduğu ve bu fikirlerin cumhuriyetin kurucu ideolojisi haline geldikten sonra devlet eliyle baskı aracına dönüştürüldüğü anlaşılmadan “sorunun çözümüne” dair adım atmak mümkün değildir.
İslam kardeşliği bu coğrafyanın en önemli çimentosudur ve başka hiçbir şey onun yerini tutamaz.
Erdoğan’ın sorunu tarif etmesi o açıdan önemli. Çözüm için vurgu yaptığı tarihi kodlar da çok önemli:
“Selahaddin Eyyubi'nin evlatlarını hiç kimse siyonistlerin kapısında kul, köle yapamaz. Kürt ile Türk'ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt'ün düşmanıdır hem Türk'ün düşmanıdır, en çok da Müslümanın düşmanıdır.”
Erdoğan, önemli şeyler söylüyor; ama bu söylediklerinin mevcut zeminde neye karşılık geldiğini, ne kadar samimiyet içerdiğini anlamak zor.
Buyurun meseleyi “Atatürk hepimizin kırmızıçizgisidir”, yeni anayasa “Cumhuriyet, laiklik, Atatürk üzerine kurulacak" diyen “Başdanışman ve Cumhurbaşkanlığı hukuk kurulu başkanı” Mehmet Uçum ve ideolojik duruşu üzerinden izah etmeye çalışın!
İkide bir “Yeni Anayasanın gerekliliği” üzerine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet, laiklik, Atatürk” üzerine kurulacak bir anayasa ile ne yapacak? Tarihe “Darbe anayasasını değiştiren ilk sivil” olarak geçmek ise amaç, bu amacı gerçekleştirebilir; ama “Kemalizmin yaklaşık yüz yıldır bu millete giydirdiği deli gömleği” çıkarılıp coğrafyanın tarihine, kültürüne, inanç değerlerine uygun bir gömlek giydirilemeyecekse tüm çaba boşunadır.
İlk çözüm süreci, büyük oranda İslami değerleri pek de önemsemeyen liberal solun belirlediği perspektifler doğrultusunda ilerlemiş ve PKK’ya alan açmaktan, silahlı vesayetin etkisini artırmaktan, özellikle Kürt toplumunun inanç değerleri ile bağlarını zayıflatmaktan başka bir işe yaramamıştı. Diliyoruz ki, bu süreç Kemalizm’in sağ ve sol kanatlarına teslim edilmez.