Hasan Sabaz

HESAPLAR FARKLI

31.12.2024 01:00:31 / Hasan Sabaz

Suriye’de Baas rejimi düştükten sonra yeni yönetimin oturması sürecinde belirsizliğin, yer yer kontrolsüz bir şiddetin yaşanması beklenmeyen bir şey değildi.

Siyonist rejimin fırsattan istifade ederek bazı bölgeleri işgal etme ve bunu bir oldubittiye getirerek kabul ettirme çabası dikkat çekiyor. Siyonistler özellikle Dürzilerin yaşadığı yerler üzerinden hesaplar yapıyorlar. Dürzi bölgelerde yaşanan kıpırdanmaya karşılık Velid Canbolat’ın Şam’a ve ardından Ankara’ya gelip olumlu mesajlar vermesi Siyonist işgalcilere karşı önemli bir hamleydi.

Güvenlik zafiyetinin ortaya çıktığı bir ortamdan çıkar elde etmek isteyen eşkıyaların “mezhep maskesi” arkasına sığınıp çapulculuğa yeltenmesi, eski rejim artığı bazı işkencecilerin infaz görüntüleri, kimi çevreler tarafından kullanılmaya çalışıldı. Aslında bu da beklenen bir şeydi.

Daha güvenli bir Suriye arzulanıyorsa herkesin daha hassas olması gerekir. Böyle bir dönemde, etnik ve mezhebi çatışma ortamına zemin oluşturacak söylem ve eylemlerin vereceği zararı herkes hesaba katmalı.

Öte yandan PKK’nın, kontrol ettiği bölgelerde diken üstünde durduğu; ama buna rağmen her yolu deneyerek süreçten kazançlı çıkmayı hedeflediği, bunun için “her taraf” ile görüşmeye çalıştığı görülüyor. Amerika’nın desteğiyle elinde tuttuğu bölgelerde sol ideoloji ve seküler yaşamı dayatan PKK’nın Şam’ı elinde tutan ve ideolojik olarak nerede durduğu belli olan yeni yönetimle anlaşmak için nasıl bir yol bulacağı da merak konusu.

Amerika, bölgede bulunmasının nedenini “Daiş ile mücadele” ile açıklıyordu. Yeni yönetimin Suriye’yi bir arada tutma yönünde adımları ve Daiş ile mücadele süreçleri ortada iken Amerika hangi gerekçe ile orada kalacak? Trump’ın koltuğa oturması sonrası Amerika’nın çekilmesi ihtimalinin güçlenmesi ise en fazla PKK’yı tedirgin ediyor. PKK, yeni yönetime yönelik “etnik temelli” bir suçlamada bulunamaz, çünkü kendileri Amerika’nın himayesinde bünyesinde Arapların da olduğu SDG çatısı altında bulunuyorlar. Öte yandan Suriye’nin Kürt bölgelerinde muhalif Kürt grupların da PKK ile arası hiç iyi değil. PKK, ENKS ile daha önce yapılan üç anlaşmaya da uymadı ve elinde silah bulundurduğu için kendisine muhalif Kürt gruplara karşı çok sert davrandı. Çok sayıda infaz gerçekleşti ve muhalif Kürt gruplarının temsilcilikleri saldırıya uğradı, yakıldı. Bazı ENKS yöneticileri uzun süre hapsedildi.

Şam’daki yeni yönetim, Kürtlere yönelik olumlu mesajlar veriyor; ama PKK’nın silah bırakmasını ve bölgeden çekilmesini talep ediyor.

Silah bırakma konusunda ENKS de Şam yönetimi ile aynı düşüncede. PKK’nın Şam’a karşı “Kürt bloku” oluşturma teklifine karşılık ENKS, silah bırakma şartını ileri sürüyor. Şimdiye kadar yaşananlar elinde silah tutan bir PKK’nın hiç kimseye hayat hakkı tanımadığı gerçeği ile tanıştırdı herkesi.

Türkiye’de Öcalan üzerinden yürütülen “PKK’nın silah bırakması” süreci ile ilgili önemli adımlar atılırken ve bunun en önemli ayağı Kuzey Suriye’deki PKK silahlı birimleri iken Kandil’deki savaş baronlarının nasıl bir tepki vereceği merak ediliyor. Duran Kalkan’ın bir açıklamasında ateşkese engel olduğunu söylediği Avrupa, bu konuya sadece seyirci mi kalacak?

Kışın ortasındayız; ama gelişmeler Suriye’nin biraz daha ısınmasına neden olabilir.

Çok farklı hesapların çekişme ve çatışma alanına dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya olan Suriye’nin çektiği acıların son bulmasını diliyoruz.

İslam coğrafyasının bu önemli bölgesinin huzur ve istikrara kavuşması diğer bölgeler için de örneklik teşkil edebilir.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar