Zaman hızlı akıyor, insanlar kalabalıklar içinde kayboluyor. Herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyor ama çok azı bir kalbe yetişebiliyor. Oysa asıl mesele kalplere ulaşmak, bir yüreğe dokunmak değil midir? İslâm, önce kalbe hitap eder; onun kapısını çalmadan içeri girilemez.

Bugün ekranlardan binlerce kişiye seslenmek mümkün olabilir. Fakat ekranın ötesinde bir kalp var mı? Bilmiyoruz. Oysa birebir davet, yüz yüze gelen iki kalbin arasında kurulan köprüdür. O köprünün bir ayağına samimiyet, diğerine ise merhamet yerleştirilir. Cenâb-ı Hak, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et...” (Nahl 16/125) buyururken sadece bir söz söylemeyi değil, bir gönüle dokunmayı da emrediyor.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), birebir davetin en güzel örneklerini gösterdi. Her insanla tek tek ilgilendi. Kimi zaman bir çocuğun başını okşadı, kimi zaman bir köleye ismiyle hitap etti. Kalpleri tek tek fethetti. Çünkü O biliyordu ki, topluluklar kalpleri kazananlarla kurulur. Ve O bir kalbi kazandığında, ardından nice kalpler gelecektir.

Hz. Ali’ye (r.a.) söylediği o derin söz hâlâ kulaklarımızda çınlıyor: “Ey Ali! Allah’a yemin ederim ki, senin aracılığınla bir kişinin hidayet bulması, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır.” (Buhârî, Cihâd, 102) Ne büyük bir müjde! Ne ulvî bir sorumluluktur bu!

Bugün etrafımızda ilgilenilmeyi bekleyen nice kalp var, fakat farkında değiliz. Belki evinin penceresinden sessizce bakan yaşlı bir komşu, belki derin bir yalnızlıkla boğuşan bir genç, belki markette her gün selamlaştığımız ama hiç halini sormadığımız bir esnaf... Belki de sadece bir tebessümle gönlünü açacak bir dost. Unutma, “Bir gönül yapmadın ise bu geçen ömür neye yarar?”

Sosyal medya büyük kalabalıklar sunar, ama o kalabalıkların içinde gerçek bağlar çoğu zaman eksiktir. Oysa birebir davet, bir elin başka bir ele dokunması, bir gözün başka bir göze içten bakmasıdır. Bu sıcaklık hiçbir teknolojide yoktur. Bir kalbin içten bir şekilde attığını görmek, dünyalara bedeldir.

Ey gönül eri! Yüreğinde İslâm’ın nurunu taşıyorsan, bu nuru başkalarına da ulaştır. Ama en çok da yakınındakilere… Bir dostuna, bir akrabana, bir komşuna… Çünkü bazen bir kelime, bir sarılış, bir ilgi; karanlık bir dünyayı aydınlığa çevirebilir.

Rabbimiz!

Kalpleri evirip çeviren Sen’sin. Bizi, Sen’in rızanı arayan, Sen’in kullarına gönülden ulaşan kullarından eyle.

Bize, davetin inceliğini, hikmetini ve sabrını ihsan eyle.

İnsanların hidayetine vesile olacak sözler söylemeyi, yüreklerine dokunacak hallere bürünmeyi nasip eyle.

Bize bir kalbin duasını, bir gönlün sevinç gözyaşını yaşat.

Karanlıkta kalmış yürekleri Sen’in nurunla buluşturmak için bizi birer vesile eyle.

Bizi, Sen’in dinine hizmet eden, iyiliği yayan, güzelliği taşıyan, sevgiyi çoğaltan kullarından eyle.

Ve bizleri, bir kişinin hidayetine vesile olanlardan eyle ki, Resûl’ünün o müjdesine erişen bahtiyarlardan olalım. Amin.