Ramazan’ın son on gününe girdik. Son günlerin tekli gecelerinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi saklıdır. Kuvvetli görüşe göre Ramazan ayının yirmi yedinci gecesinde olsa da bu kesin değildir, çünkü Rabbimiz bu geceyi aramamızı, O’na yönelmemizi istemiştir. Bu belirsizlik, kulun son on günü en güzel şekilde ihya etmesine bir vesiledir. Kadir gecesini yakalayabilmek ise itikâf ile mümkündür.
İtikâf, bir süre dünya meşgalelerinden el etek çekerek, sadece Allah’a yönelmektir. Istılahi manada ise bir camide Allah’ın rızasını kazanmak için kalıp ibadet, tefekkür ve zikirle meşgul olmaktır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazan’ın son on gününde Mescid-i Nebevi’de itikâfa girerdi. Mescitten ayrılmaz, tefekkür, ibadet ve zikirle meşgul olurdu. Bu sünneti ümmetine bırakmış ve sürdürülmesini istemiştir.
Bizler, huzur içinde camilerimizde itikâfa girip Kadir gecesini arama ve bu sünneti ihya etme şansına sahip iken, Filistin ve Gazze’deki kardeşlerimiz yıkılmış molozların arasında yarı aç, yarı tok, çoğu zaman sahurda yiyecek bir şey bulamadan, sıcak bir tabak yemeğe sahip olmadan, Ramazan’ın son on gününü ihya edecekler. O zor şartlardaki ibadet, zikir ve tefekkürleri bir cihat hükmündedir. Duaları makbuldür. Bizler de itikâfa girerek onlarla manevi bir birliktelik yaşayabiliriz. Onların ve diğer mazlum halkların halleri üzerinde tefekkür edip daha samimi dua edebiliriz. Bulundukları zor şartlardan kurtulmaları ve siyoniste karşı muzaffer olmaları için Allah’a yalvarıp yakarabiliriz.
Kadir Gecesi, binden fazla ay değerindedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın” buyurmuştur. Bin ay, seksen üç yılı aşkın bir zamana tekabül eder. Kim bilir, belki bir kardeşimizin zulüm altındaki duası bizim binden hayırlı gecemize vesile olur. Çünkü onlar gecelerini seccadelerinin yerine taşların üzerinde geçiriyor, duaları bomba seslerine karışıyor. Bir mümin için en büyük nimetlerden biri, Kadir Gecesine denk gelip o geceyi ihya edebilmektir. O gece insanlığın yolunu aydınlatan, hakkı batıldan ayıran Furkan olan Kur’an indirilmiştir. O gece melekler ve Cebrail, Rabbimizin izniyle yeryüzüne iner de iner. Belki de Filistinli mazlum çocukların feryadına tanıklık etmek için.
Bu geceyi idrak edebilmek için Ramazan’ın son on gününü en iyi şekilde değerlendirmek gerekir. Erkekler cami ve mescitlerde, kadınlar evlerinde kendilerine bir köşe ayırarak itikâfa girebilirler. Ancak esas mesele, bedenimizle birlikte kalplerimizi de itikâfa sokup mazlumun ahını duyabilmek ve dualarımızda onları da unutmamaktır.
Esefle söylemek gerekir ki günümüzde itikâf sünnetini yerine getirenler azalmıştır. Bizler de bu sünneti ihya edenlerden biri olup ümmetin yükünü dualarımızla hafifletebiliriz. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisi şeriflerinde: “Kim ahir zamanda benim bir sünnetimi ihya ederse, ona yüz şehit sevabı verilir” buyuruyor. Belki de itikâfımız sadece bir ibadet değil Filistin, Yemen ve diğer mazlum halklar için edinilen duaların kabul vakti olur.
Allah, bizleri hayırda öncü olan, ümmetin derdi ile dertlenen, mazlumun derdine ve duasına ortak olan samimi mümin kullarından eylesin. Amin.