Suriye’de saldırılarını artıran siyonist israil hiçbir yerde güvenli bölge istemiyor. Gazze, Lübnan, Suriye, Irak, İran üzerinden savaş açarak sinsi planını gerçekleştirmek istiyor. Şimdilik açıkça olmasa da zaman zaman saldırabileceğini dile getirdiği Türkiye’de bu sinsi plan içindedir. “Vadedilmiş topraklar” hayaliyle hareket eden siyonist işgal rejimi, söz konusu hiçbir ülkede iç ittifakı istemez. Bu ülkelerdeki kaostan besleniyor ki her hamlesi bu kaosa yöneliktir. Son Suriye saldırılılarında da bunu daha net olarak görüyoruz. Dürzi ve Bedevi gruplar üzerinden yaşanan gerilimi fırsata çevirerek ülkenin toparlanmasını engellemek için bir işgal hamlesidir.
Aynı şekilde işgal rejiminin, Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırıları devam ederken son Suriye saldırılarıyla Suriye’nin kuzeyinde PYD’yi maşa olarak kullanmak istedikleri çok net görünüyor. Bu plan sadece Suriye’de değil, terör örgütü PKK/PYD/PEJAK üzerinden Irak, Suriye ve İran yapılanmalarını harekete geçirerek asıl hedefi olan sözde büyük israil projesinin bir parçası olarak kullanmak istiyor.
Birileri görmek istemese de siyonist israil, Anadolu’yu da içine alan bir hayâlin peşindedir. Bu niyetini de çeşitle hamlelerle ortaya koymaktadır. Gazze saldırılarından beri yaşanan her gelişme bu tehdidin boyutunu biraz daha açığa çıkarmaktadır. Bu sinsi plan sadece Gazze, Lübnan, Suriye, İran’la sınırlı kalmayacağını artık herkes biliyor. Bu planın nihai hedefinin nereye varacağını bilmek için kâhin olmaya da gerek yoktur. Siyonist israilin tarihini ve yakın zamandaki siyasetini takip eden herkes biliyor ki “vadedilmiş topraklar” hezeyanıyla yayınladıkları her haritayla asıl niyetlerinin ne olduğu anlaşılıyor.
Soykırımcı israilin, Türkiye tehdidini de hafife almamak gerekir. Çünkü İran’dan sonra hedeflerinin Türkiye olacağını kendileri de söylüyor. Hatta final maçını Türkiye’de yapacaklarını söylüyorlar. Bunun içindir ki siyonist rejimin, Gazze’de ve Suriye’deki pervasız saldırılarına karşılık Türkiye’den bir hamle bekleniyor. İki yıla yakındır bu hamle Gazze saldırısı üzerinden bekleniyordu. Fakat Gazze saldırılarına karşı Türkiye sadece konuştu ve bir adım atmadı. Bugün ise Türkiye’nin Suriye üzerindeki siyasi etkisini hesaplayarak işgal rejiminin Suriye saldırılarına karşı Türkiye’nin çok daha fazla gerekçeleri mevcuttur. Eğer Türkiye, hep kabuğuna çekilme üzerinden bir siyasete devam ederse, ileriki zamanda çok daha büyük bedeller ödeyebilir.
Sonuç olarak; siyonist işgal rejiminin son Suriye saldırıları tekrar gösterdi ki azınlıklar üzerinden yürütmek istedikleri istikrarsızlaştırma girişimleri sadece Suriye’yle sınırlı kalmayacak. Aynı şekilde İran’a saldırıp iç karışıklık çıkarma hamleleri İran’la da sınırlı kalmayacak. Yani Lübnan’da, Filistin’de, Irak’ta, Türkiye’de ve komşu ülkelerde de yürüttükleri siyaset budur. Siyonist israilin ihtilaflarla zayıflattıkları ülkeleri fiili işgale dönüştürüyor. Siyonist rejimin saldırgan politikalarına karşı tüm Müslüman ülkeler öncelikle iç cepheyi sağlam tutmalı, daha sonra kendi aralarındaki ayrılıkları bir köşeye bırakmalıdırlar. Zira Ortadoğu’nun kangren devleti siyonist israil, tüm şeytani planlarını bu ihtilaflar üzerinden yapıyor.