Özel yetkili savcı Zekeriya Öz`ün 'Tutuklanma sebebi gazetecilik faaliyeti değil' demesi ortamı biraz daha gerdi. 'Soruşturmanın gizliliği' gerekçesine sığınan savcıya herkes tepki gösteriyor. Öyle ya suçlama gizli; ama tutuklama açık. 'Açık oy gizli tasnif' gibi bir şey işte.

Başbakan Erdoğan medya ile çarpışa çarpışa bugüne geldiklerini söylüyor ve savcıları savunma babından 'Türkiye`de tutuklu 27 gazeteci bulunduğunu' söylüyor. Bu tutuklulardan hiçbirinin gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklanmadığını, onlara yönelik suçlamaların örgüt üyeliği, belgede tahrifat gibi şeyler olduğunu iddia ediyor Başbakan.

Durum gerçekten böyle mi? Gazetemizin de üç yazarı tutuklu. Onlara yönelik de 'örgüt üyeliği' suçlaması var. Suçlamanın içeriğinden, telefon görüşmelerinin nasıl örgütsel alana çekildiğinden söz etmeyeceğim.

İddia üzerinden devam edeceğim.

Polis gazetecilik faaliyetinin dışında işler yaptığını düşündüğü kişileri izlemiş, (kendince) suç unsuru bulmuş, savcıyı ikna etmiş ve onları tutuklatmıştır. Tablo uzaktan bakanlara böyle gösterilmeye çalışılıyor. Bu meseleyi burada bırakıp faaliyet alanının dışına çıkmaya biz de bir örnek verelim. Polisin görev, sorumluluk ve faaliyet alanı…

Sınırlar nerede başlar, nerede biter, bunlar yasayla belirlenir, değil mi?

Polisin, asayiş, narkotik, ahlak, terörle mücadele, bilişim suçları gibi birimleri var.

Başka da olabilir, ama şimdi hatırlamıyorum. Zaten konumuz da bu değil.

Efendim, polis görev alanına göre güvenliği sağlar, kanunların çiğnenmesinin önüne geçer, halkın huzuru için çalışır, devlete karşı eylem ve oluşumlara önlem alır. Böyle şeyler yapar polis öyle değil mi?

Ya da herkes gibi biz de öyle biliyoruz.

Şimdi bazı polisler yasal yayın yapan dergi ve gazetelerin okuyucularının yolunu kesiyorsa, 'Bu yayınları okumayın, biz hepsini tespit ediyoruz, onları yakalayacağız' diyorsa,

'Şu şu derneklere gitmeyin, başınız derde girer' diyorsa, Resmi izin alınmış etkinliklere katılan kişileri tehdit ediyorsa, İslamî derneklere giden kişilere 'Maddi durumun iyi değil, sana yardımcı olalım, bize bilgi ver' diyorsa ve bunlardan dolayı hiçbir hukuki kovuşturmaya uğramıyorsa, faaliyet alanının dışında işler yaptığı iddiasıyla tutuklanan gazetecilere haksızlık olmuyor mu? Polis de faaliyet alanının dışında işler yapıyor ve tutuklanmıyor. Gazetecinin günahı ne?

Silahı olanın kanunu kendine göre yorumlama hakkı mı var? Oysa Ak Parti iktidarı bize habire silahlı güç olan askerin vesayetini kırdığını iddia ediyor. Peki, polis vesayetine karşı kim harekete geçecek?

Hangi güç onu faaliyet alanında tutabilecek?