Gazze’de ateşkesin sağlanması ve israilin tutsak ettiği bazı mazlum Filistinlilerin serbest bırakılması olumlu bir gelişmedir.
Ancak siyonistlerin sözlerine sadık kalacaklarına dair hiçbir güven yoktur. Bugüne kadar yaptıkları, bunun açık kanıtıdır.
HAMAS’ın elinde israilli esirlerin kalmaması, israili daha da patavatsız, saldırgan ve dengesiz hale getirebilir. Ama oradaki mücahitlerin de tamamen eli kolu bağlı değildir elbet.
Anlaşma maddeleri, zahiren Filistinlilerin ve HAMAS’ın aleyhine gibi görünebilir; fakat olumlu görülen başlıkların, garantör ülkelerin desteğiyle daha da ön plana çıkarılması ihtimali vardır. HAMAS’ın bu anlaşmaya yanaşmasının sebebi de pratikteki bu işleyiş olabilir.
Gazze’nin güvenliğini sağlayacak organize güç Filistinli olacaksa, bu da HAMAS ya da HAMAS benzeri bir yapı olacaktır.
İntikam duygusuyla yaşayan her bir Filistinli, israile karşı aynı HAMAS gibi antisiyonisttir, askerdir, mücahittir. HAMAS’ın bu organizeyi gerçekleştirmesi de mümkündür.
Gazze’de bedel ödemeyen hiç kimse kalmadı. Tümüyle yok edilen aileler oldu. Neredeyse her hanede bir şehit verildi. Gazzelilerin israile duyduğu öfkenin sebepleri kalıcı ve süreklidir.
HAMAS elinden geleni yaptı. Soykırımın hesabının sorulması ise, herkesin elinden geleni yapmasıyla mümkün olacaktır.
Aksa’nın yükü sadece Filistin’deki, Gazze’deki insanların omuzunda olmamalıdır. Onlar, en azizlerini kurban vererek bu noktaya kadar geldiler.
Anlaşmadaki tuzaklar, öyle görünmeyen türden değil; fakat Filistinlilerin yaşadığı insani krizin hafifletilmesi de görmezden gelinemezdi.
Hudeybiye Anlaşması bize aslında her şeyi anlatıyor. Kuşatma altındaki yeni Müslüman yurdu Medine’nin bu hali devam ederken, Peygamber Efendimiz ile Mekkeli müşrikler arasında yapılan anlaşma, zahiren Müslümanların aleyhine gibi görünüyordu. Hz. Ömer de dahil birçok sahabi bu duruma anlam verememişti.
Ancak anlaşmanın üzerinden sadece iki yıl geçmişti ki Mekke’nin fethi gerçekleşmiş ve bu süreç Müslümanların büyük bir atılım yapmalarına vesile olmuştu. Bu gerçek, tarihî kaynaklarda açıkça yer almaktadır.
Büyük mazlumiyet ve vahşet yaşayan yeni neslin, siyonist zulme karşı HAMAS gibi, hatta HAMAS’tan daha da etkili bir direniş gücü hâline geleceği muhakkaktır.
Tarih boyunca yaşanan Ebu Basir örnekleri unutulmamalıdır. HAMAS’a, “Ne olur bu işe el at!” diyecekleri günler dahi gelebilir.
Daha birkaç gün önce Trump, uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalarda Gazze’deki duruma ve HAMAS’a ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, HAMAS’ın kendisini “Filistin polis gücü” olarak yeniden yapılandırdığını belirtti. “Sorunları durdurmak istiyorlar ve bu konuda açık davrandılar. Biz de onlara bir süreliğine onay verdik,” dedi. Daha önce “72 saat süreyle silah bırakacaklar” demişti, şimdi ise farklı şeyler söylüyor.
Sürecin HAMAS’ın veya Gazzelilerin tamamen aleyhine olup olmadığını şimdilik kestirmek zor.
Bakalım Mevla neyler, neylerse güzel eyler.