Hrant Dink davasının yerel mahkeme aşaması sonuçlandı.

Tetikçi Ogün Samast, daha önceden 'çocuk mahkemesine' gönderilmişti.

Yargılama geriye kalanlar üzerinden devam ediyordu.

Tutuklu sanık Yasin Hayal, '`Hrant Dink`i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek, Mc Donlads`ın bombalanması, Yazar Orhan Pamuk`un tehdit edilmesi ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 14 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Azmettirici olmakla suçlanan Erhan Tuncel sadeceMc Donald`s`ın bombalanması eylemine ilişkin 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Ancak, Tuncel, aldığı cezanın miktarı ve tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye edildi.

Hiç kimse 'örgüt bağlantısından' dolayı ceza almadı.

Bir gazetenin Yasin Hayal`den ilham alarak 'Örgüt sadece Hayal`miş' demesi konuyu özetlemesi açısından orijinal bir tepitti.

'Celal Ağa'dan örgüt bağlantısı çıkarmaya çalışacak kadar titiz(!) olan emniyet ve istihbarat bu olayda örgüt bağlantısı tespit ed(e)medi.

İstanbul`daki görüşmelerden bir şey çıkmadı, kimse Samast`ın bayrak önünde fotoğrafını da çekmedi, kimse ona 'kahraman' muamelesi de yapmadı.

'Devlet örgütü' işin içinde yoktu yani.

Bir 'Erhan Tuncel' ismi vardı; ama onu da bir usulle örtmek gerekirdi.

Biliyorsunuz Erhan Tuncel`in polis muhbiri olduğu resmi olarak kabul edilmişti.

Örgüt bağlantısını keserek onu da kurtardılar.

Yani devlet bu kez adamını harcamadı.

Ama Ermeni cephesi de güçlü ve pes etmeye niyetleri yok!

Yani tartışma devam edecek.

*** *** ***

PROVOKASYONLARA DİKKAT!

Yalanda sınır tanımayan Milliyet gazetesinin haberini Baransu-Uslu çizgisinde yayın yapan bir internet sitesi de sayfalarına taşımış.

Haberi olduğu gibi alıyorum:

ABD istihbaratına göre İran yönetiminin kontrolünde faaliyet gösteren 'Kudüs Ordusu' adlı örgüt eylem yapmak amacıyla Türkiye`ye girdi...

Türkiye`de bir dönem gazeteci Uğur Mumcu ve akademisyen Ahmet Kışlalı ve Muammer Aksoy ile Bahriye Üçok`un öldürülmesi eylemlerini gerçekleştiren Kudüs Ordusu (Kudüs Gücü) adlı örgütün yeniden canlandığı tespit edildi.

Türkiye`de kaos ortamı oluşturmayı hedefleyerek birçok aydına yönelik eylemler gerçekleştiren Kudüs Ordusu`nun faaliyetleri 1999-2000 yılları arasındaki seri operasyonlarla günışığına çıkarılmıştı.

Haber uyduruk ve yanlış bilgilerden meydana getirilmiş. Nitekim o dönemdeki dava da boş çıkmıştı.

Uğur Mumcu olayında 'İslami Hareket' suçlanmıştı. Sonradan farklı bilgilere ulaşıldı. Hatta cinayetin Ergenekon işi olduğu iddiası da dile getirildi.

Muammer Aksoy, Emlakbank`ı hortumlayan Kemal Horzum mahkum olduğunda Emlakbank`ın avukatı idi ve mahkumiyet kararından kısa süre sonra öldürülmüştü.

Bahriye Üçok`un 'Bombalı paket' ile ölmesi içinse 'planlanmış bir kurgunun hatalı adımı' iddiası dile getirilmişti. Üçok, laikçi kesimin en etkili isimlerindendi ve ona karşı yapılacak bir saldırı hazırlığının çok ses getireceği düşünülüyordu. Bir iddiaya göre ona bombalı paket gönderilmeden önce kendisine bombalı paket eğitimi verilmişti devletin güvenlik birimleri tarafından. Yine bir iddiaya göre paket 'bilinen' bir yerden gönderildi ve aslında Üçok da paketin bomba taşıdığını biliyordu. Nitekim paket geldiğinde kızını ve torununu üst kata gönderdiği söylendi o dönemlerde.

Ama bomba zamansız patladı. Sonra birileri Üçok`un ismini kullanarak sokaklara döküldü ve İslami değerlere hakaret etti.

Bunların hepsi bir yana haberin kaynağı olarak 'Amerikan istihbaratı' ismi zikredilmiş. İşte bu tehlikeli bir gelişmenin habercisi olabilir.

Sözü fazla uzatmadan açık açık söyleyeyim: Amerikan istihbaratı yapmayı planladığı bombalama ve benzeri saldırılardan önce suçluların kimler olduğunu da göstermiş olabilir.

Türkiye-İran ilişkilerinin bozulmasını istiyor Amerika ve bunun için her şeyi yapar.