• DOLAR 32.563
  • EURO 34.963
  • ALTIN 2434.492
  • ...

Üniversite okuyan herkes bilir YÖK ortak derslerini. Bazı derslerin içeriği Sınıftan başlayıp taa üniversiteye kadar sürer. Bunlardan birine kısaca İnkılap tarihi deniliyor. Ne anlama geliyor bu inkılap? Devrim, darbe, ülkenin yönetimine el koyma ve daha nice içler acısı anlama geliyor bu kelime. Peki, bu inkılap tek başına mı? Hayır. Yanına Atatürk’ün ilkeleri de konulmuş ve eğitim hayatımız boyunca bize okutulmuş. Dersin tam adı Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi’dir. Aslında bir milletin tarihini sınırlandırma ve çarpıtma tarihi de diye biliriz. Dersin içeriğine hiç değinmeye gerek yok sanırım. YÖK ortak derslerinde bir de Yabancı Dil dersi var. O da ilköğretim 4.sınıftan itibaren bize verilen derslerden. Bundan dolayıdır ki İngilizceyi şakır şakır konuşabiliyoruz diyeceğim ama maalesef düşünüyoruz ama konuşamıyoruz. Bir başka dersimiz daha var? Türk Dili. Onu biliyoruz çok şükür? Hatta eğitim dili oldu için anadili Türkçe olan çoğu kişiden de daha iyi biliyoruz.

 Türkiye’de eğitim ve öğretimle alakalı ne düşünürsek düşünelim elimizde kalıyor. Neden mi? Çünkü ideolojik eğitimle beraber müfredat sorunumuz da var. İyi bir müfredatla eğitim-öğretim verilmediğinden tornadan geçerken zihnimizin kimi yerleri iyi işlenmiyor ya da fazladan gereksiz bilgi yüklenerek zihnimiz düşünme melekelerini yitiriyor. Bu gereksiz bilgi kirliliğinden dolayı mıdır bilmem ama sağlıklı düşünme yetimizi de kaybediyoruz. Yüz yıllık yakın tarihimizde devlet eliyle ne süper güç olduk ne de erdemli bir toplum meydana getirebildik. Bunun acısını millet olarak çekiyoruz. Yeni nesli mevcut eğitim öğretim kurumlarına teslim etmede hangimiz tereddüt yaşamıyor ki? Müfredatımızın çarkından geçenler nerelerdedir? Ümmete nasıl bir hizmet sunuyorlar? Bu sorularımızın cevaplarını bulabildik mi?

Galiba hepimiz yeni nesilden şikâyet ediyoruz. Ama asıl şikâyet etmemiz gereken konu bu mudur? Kanaatimce müfredat ve eğitim sistemimiz bize defolu ürün veriyor. Bu fabrikanın ayarları bozuk. İktidara gelen her parti eğitimle alakalı vaatlerde bulunuyor ama 20 yıllık bir süre geçmesine rağmen bu konuda iyileşme olduğu söylenemez. Bir yerden başlayıp bu fabrikayı ayarlarına döndürmek gerekir. Bu ayarlar öyle her ayara benzememelidir. Özüne benzemelidir. Neslimiz; ahlaken, ruhen ve bedenen pak ve temiz köklü geçmişinden ilham alarak dirilmelidir. Siyaset mekanizması ve bürokrasi bunun önünü açmalıdır.