• DOLAR 32.371
  • EURO 35.011
  • ALTIN 2325.545
  • ...

Baraj, bir nevi eleme usulüdür. Geçen yıl YKS’de 150 ve 180 barajı altında kalan her öğrenci üniversite okuma hayalini ertelemek zorunda kaldı. Baraj olmasaydı öyle veya böyle barajı geçemeyen adayların büyük bir kısmı özel veya devlet üniversitelerine yerleşecekti. Fakat geçen aylarda YKS barajı kaldırıldı. Artık üniversiteler kendi taban puanlarına göre öğrenci alacak her halde. Bunun iyi mi? Kötü mü? olduğunu zaman gösterecek. Her seferinde eğitim sisteminin sorunlarından bahsediyoruz. Eğitim sistemimizin nitelikli insan yetiştirmesi gerektiğine vurgu yapıyoruz. Barajın kaldırılmasıyla alakalı çok şey yazıldı çizildi. Adaylardan yetenekli olup kendi yeteneğini sayısal dersleri yapamadığından dolayı gösteremeyen nice cevherlerin de var olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Ya da tam tersini düşünelim. Anadiliyle eğitim alamamış yetenekli bireyler ülkenin eğitim sistemine ayak uyduramadığından dolayı kendini kanıtlama fırsatı yakalayamıyor ve maalesef kendisinin istemediği işlere yönelmek zorunda kalıyor. Örnek verecek olursak motor zekâsına sahip bir gencin; eğitim sistemi, geçim derdi vb. sorunlardan dolayı hayvancılıkla uğraşmak zorunda kalması veya Anadolu illerinde inşaat işlerine yönelmesi gibi.

                Evet, daha nice örnekler verilebilir. Barajın kaldırılması eğitimde niteliği düşürür mü? Diye bir endişemiz de var ama bunun getirisinin daha fazla olacağını düşünüyorum. Zaten gelişmiş ülkelerde üniversite giriş sınavının olmadığını biliyoruz. Bireyler yeteneklerine göre yönlendirilerek eğitim hayatlarına devam etmektedirler. Teknolojik ilerleme, istihdam ve gelişmişlik açısından bakıldığında bizden çok önde oldukları görülecektir. “Biz ahlaken onları takip ediyoruz” ama teknoloji ve gelişme açısında kendi sistemimizin kurbanı olmaktayız.

                Eğitim sistemimizin en önemli sorunu baraj mıydı? Şimdi o da kalktı ve adeta bir sihirli değnek gibi tüm sorunlarımız çözülecek diyemeyiz tabi ki. Bundan sonra atılacak adımlar barajın kaldırılmasının iyi olup olmayacağını belirleyecek. Eğitimde yetenek önemlidir. Kim neyi başarıyorsa ve neye heves ediyorsa o mesleğe yönlendirilmesi gerekir. Yetenekler eğitim öğretimin henüz başındayken tespit edilerek gerekli alt yapı hazırlanmalıdır. İlkokuldaki bir çocuk ilk 2-3 senede kendini hemen hemen belli eder. Tabi bunu tespit edecek öğretmenlerin de ayrıca bir eğitime tabi tutulmuş olmaları gerekir. Peki, bu nasıl yapılacak? Örneğin; yeteri kadar laboratuvarın ve atölyenin olduğu bir teknoloji okulunu düşünelim. Bu okulda öğrencinin yetenekleri ortaya çıkarılarak öğrencinin eğilimleri tespit edilebilir. Bu ortam hem öğretmene öğrenciyi tanıma imkânı verecek hem de öğrenci yeteneklerini sergileyerek kendini ispat edecek ve aynı zamanda öğrenci zekâ gelişiminde de ciddi ilerleme kat edecektir. Bir öğrencinin Âlim mi?  Mühendis mi? Doktor mu? Olacağını tespit etmeye yarayacak bu sistem, ülkemizdeki cevherleri parlatacak ve adeta kömürün içinden çıkarılan elmas misali değerli kılacaktır. Mevcut sistemde ise maddi açıdan getirisi çok olan meslekler anne ve babalara daha cazip gelmektedir. Buna biz diretme diyoruz. Bahsettiğimiz mesele ise diretme değil yönlendirmedir. Kim çocuğunun doktor olmasını istiyorsa onu henüz 4-5 yaşlarındayken yönlendirmelidir. Bununla alakalı da çok şey söylenebilir. Konumuza dönecek olursak, YKS’de barajın kaldırılması aslı itibariyle olumlu bir gelişmedir. Bundan sonraki adımlar, faydalı olup olmayacağını belirleyecektir. Ayrıca YKS tek başına başarının ölçüsü olamaz.

Kısacası; sanayide çalışmak zorunda kalan motor uzmanı gençlerin varlığı azımsanmayacak derecededir. Gençler, yeteneklerini ortaya çıkaracağı ortamlara ihtiyaç duyuyor. Bu konuda gerekli alt yapı sağlanırsa gençler vakitlerini daha iyi değerlendirir.

YASİN DURSUN