• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Eskiden balıkların 3 saniye öncesini unuttuklarına dair yanlış bir kanaat olduğu için “balık hafızalı” diye bir niteleme vardı. Tabi son araştırmalarda balıkların 4-5 ay öncesini hatırladıkları ortaya çıkınca geçmişi bir çırpıda silip atmaya alışan modern çağın insanı için şimdi yeni bir deyim bulmak gerekiyor.

6 Şubat depremi üzerinden henüz bir yıl bir ay geçti. Yaklaşık 16 milyon insan etkilendi. 53 bin 537 kişi öldü, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Yüzbinlerce insan göç etti, yine yüzbinler evlerine giremedi, soğukta yemek kuyruklarında bekledi.

Fakat üç ay sonraki genel seçim öyle baskın geldi ki, adeta yalnız iki üç kişi ölmüş gibi devasa bir yıkım, tüm dehşetli acılarıyla birden unutulup gitti.

Elbette ki ölenle ölünmez hayat devam ediyor da, hakikaten asrın felaketi denilecek kadar büyük bir hadise nasıl odağın dışına kaydırılır, nasıl geri plana bırakılır, diğer gündemler kısa bir sürede nasıl öne geçirilir şaşırmamak elde değil. Yoksa modern insanın hafızası balıkların hafızasından zayıf hale mi geldi?

Gerçi depremden bir sene öncesinde de korona virüs salgınında bu ülkede 100 binden fazla kişi ölmüştü. Çoğumuz bir akrabasını, bir dostunu, bir tanıdığını o salgında kaybetti. Ne tuhaf ve şaibeli uygulamalarla toplum cendere ile sıkıldı, sınırlandı vs. Fakat şimdi hiç kimse bir kelime ile bahsetmeye bile tenezzül etmiyor.

Çünkü bugünün Ademoğlu, unutmayı, keyif veren bir yaşam biçimine dönüştürmüş durumda.  

Toplum hafızasıyla ilgili araştırmalar, kitlelerin travmaları bile dokuz ay sonra unuttuğunu söylüyor da sanki bu süre artık birkaç aya düşme eğiliminde.

Düşünün beş ayı aşkın bir süredir canlı yayınla devam eden ve katilin süper koruma altına alınıp sınırsız desteklendiği bir soykırım var.

Ve bunu dahi geçmiş gibi unutmaya çalışan bir dürtü var.

Sinsi sinsi fısıldıyor: “Kendine bak, önüne bak, orası bir şekilde düzelir, buraya yalnız yakına odaklan, bak herkes işinde gücünde.. Orası olacağına varır zaten..”

Geçmişi zamanla unutmak hani bir şekilde insan zaafıyla filan açıklanabilir. Ancak halihazırda yaşanmakta olan bir vakıa nasıl unutulur?

Düşünün şu anda bu satırları okuyorsunuz ve gözleriniz bakmayı, zihniniz ise harfleri kelime ve cümlelerle manaya dönüştürmeyi unutuyor. Bu vaziyet, zaaf denilerek masum sayılabilir mi?

Alzheimer hastalığının ileri seviyelerinde yutmayı unutan hastaları duymuşuzdur. Bu durum, ağız, dil, diş, el, ayak gibi organların sağlıklı oldukları halde artık devre dışı kalması anlamına gelmektedir.   

Hadis-i Şerif, müminleri bir vücudun azalarına benzetmişti. Biri rahatsızlanınca diğerlerinin onun derdinden dolayı uykusuz kaldığı bir vücud.

Mescidi Aksa ve mübarek çevresinde bulunan müminler herhalde bu bedenin öyle sıradan bir organı değil. Diğer organlar şimdi ne kadar uykusuz?

Kur’an-ı Kerim, sıklıkla hatırlamayı emreder. Çünkü bütün emir ve yasaklar hatırlama üzerine bina edilir. Aklı noksan olan zihinsel engelliler bu yüzden mükellef kabul edilmezler.

Oysa Filistin’deki zulmü unutma anlamına gelen lakaytsızlık, gamsızlık, oralı olmama öyle sıradan bir bilgiyi, basit bir hatırayı akla getirmemeye benzemez. Bu, Allah’ı unutmaktan farklı değildir. Çünkü kardeşliği emreden O’dur. İyilik ve takvada yardımlaşmayı emreden O’dur. Mazlumlar için Allah yolunda cihad etmeyi emreden O’dur.

“Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayınız! Onlar yoldan çıkanlardır.” (Haşr 19)

            Kardeşlerinin diri diri toprağa gömüldüğünü hatırlayıp bunun sorumluluğuyla harekete geçmeyenlerin, bunun yerine hatırladıkları başka şeylerin ne kıymeti olabilir?

            Akrabanızın sıkıntısını umursamadan yaşadığınız hayatın ne anlamı olabilir?

            Yüzbinlerce müslüman kardeşimiz kat kat kuşatılmışlığın ve ihanetin pençesinde kıvranıp can verirken, bunları başkasına havale edip yoluna devam edenler hangi hedeflerine varabilirler?

            Hakikaten İslam aleminde öyle tuhaf bir hal var ki, değil Mescid-i Aksa’sı, -Allah muhafaza- Kabe’si bile işgal altında olsa sadece birazcık kızarak kendine çaresizlik mazeretleri bulacakmış gibi gözüküyor.

            Peki ya Maide 54 ayetinin hükmü işlerse ne olacak? Yani Allah cc, sevip razı olacağı, farklı bir toplum getirirse..

Neyse, Mevla cemi cümlemizi Alzheimer hastalığına yakalanmaktan muhafaza buyursun.

Yakalananlara da şifa versin.