Savaşlar insanlar ve tarih
Rahmetli Mehmet Akif, bir dörtlükle bütün meramımızı anlatmaya yardımcı oldu. Evet, Allah resulüne ve salihlere verilen cevamiul kelam yeteneği rabullaleminin bir armağanıdır. Rabbim bu ülkenin bütün iyilerine bu yeteneği lütfetsin. Az sözle çok şey anlatma yeteneği... Günümüzde ise çok şey söylendiği halde hiçbir şey anlatamamak insanımızı psikolojikmen çökertiyor. Evet, bu dörtlükle yazımıza başlayalım:
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Evet, savaşlar, insanlar ve tarih bize anlatıyor ki, olaylar aslında hep aynı. Sadece figüranlar ve isimler farklıdır. Yarın çok değil 100 yıl sonra bugünün tarihini okuyan insanlar acaba bugünkü savaşları ve tarafları nasıl yâd edecekler? Peygamberlerin en büyük endişesi ve korkusu unutulmadan hayırla anılmak olarak Kur`an`da tarif ediliyor. 'Lisan-ı sıdk' istemişler o resuller. Evet, müminlerde ve iyi insanlarda aslında bu endişeyi hep görürsünüz. Çünkü iman ve düşünce insanda ölüm ve ötesinin hesabını yapmaya sebep olur. Bu hesabı yapan insanlar da yaşamlarında hayırla yâd edilme endişesi taşımışlar ve ahiretteki karşılığından korktukları için eylemlerinde, sevgi ve düşmanlıklarında hep bu korku ve endişe görülmüş. Düşünce, iman, korku ve endişe... Bu dört kavramı kalplerimizde, hislerimizde, davranışlarımızda oluşturmamız gerekir. Adil bir düzen kurmayı arzulayan, insanlara ilahi adaleti vaad eden tüm müminler bu dört kavramı içselleştirmeliler.
Allah'a ve ahiret gününe iman, amel ve eylemlerde düşünceli davranmaya vesile olur. Düşünce de Allah korkusunu oluşturur ki, Süleyman'ı karınca önünde diz çöktürür. Peygamber Süleyman da Kanuni Süleyman da olsan sende iman, düşünce, korku ve endişe varsa aynı tavrı ortaya koyarsın. Bakın Kanuni Süleyman Hocası Ebu Suud Efendiye ne demiş:
Meyve ağaçlarını sarınca karınca
Günah var mı karıncayı kırınca?
Hocası Ebussuud soruyu şöyle cevaplıyordu:
Yarın Hakk`ın divanına varınca
Süleyman`dan hakkın alır karınca.
Evet, iman, düşünceyi, düşünce, endişeyi, endişe de korkuyu yani havfullahı oluşturuyor. İnsanlık tarihi işte Allah'tan korkanlarla Allah'tan korkmayanlar arasında süren bir mücadele ile oluşmuştur. İlk insanlardan olan Habil, Allah'tan korkmuş; ama Kabil korkmamış. Ve ilk katil olmuş. Daha sonra evlatları ile beraber şeytanın hizbi, taraftarı oluvermiş.
Tarih boyunca şeytanın taraftarları gücü ve otoriteyi ellerine geçirince çok ciddi kıyımlar yapmışlar. 2. Dünya Savaşındaki milyonlar, 1.Dünya Savaşındaki milyonlar, Moğolların katlettiği milyonlar hep buna şahittir. Günümüzdeki Irak'taki katliamlar, Arakan'daki kıyımlar, Suriye'de can verenler bizim bu iddiamıza şahittirler.
Katliamlar olmadan, şehirlerimiz viraneye çevrilmeden, açlık, yokluk, gariplik gelmeden hepimiz; iman, düşünce, endişe ve korku diye tarif ettiğimiz müminlerde bulunması gereken bu vasıfları elde etmeliyiz. Ki karıncayı kırınca, yarın Hakkın divanında hakkın alır karınca deyip Allah'tan korkarak hareket edelim ki kuklalardan kurtulup asıl kuklacıyla savaşmaya fırsat bulabilelim.
Musul'da ABD'nin askeri kampında işçi olarak çalışmış bir vatandaş anlatmıştı. ABD askerleri ile çatışmaya girebilmek için önce Iraklı askerlerle, sonra Afrika'dan getirilen zenci, paralı askerlerle savaşıp onları etkisiz hale getirdikten sonra ABD'li askerlerle karşılaşabilir. Çünkü ABD askerinin canı çok kıymetlidir. Peki, ya Müslümanların?
Evet, şu an Suriye'de savaştıklarımız, emperyalistlerin Müslümanların evlatlarından devşirip kendilerine benzettikleri ve kendilerine piyon olarak seçip kullandıkları kimselerden oluşuyor. Bakın PYD'nin başkanı Salih Müslim din ve diyanete düşman biri. Öyle ki dindar ağabeyini ölüm veya hicret seçeneği ile baş başa bıraktıran birisi. Sonuçta Mustafa Müslim'i kovarak öz abisini dindarlığından dolayı yurdundan çıkartmış biri. Bugün Mustafa Müslim Gaziantep'e sığınıp bir üniversite açsa da İslami eğitim verse de akrabaları ve milleti batıl bir dava uğruna telef oluyor. Niye böyle?
Biz asıl düşmanımız ile ne zaman savaşacağız? ABD ve diğer emperyalistler uğruna ne zamana kadar bu topraklarda satılmış, iğfal edilmiş kişiler yaşayacak? Biz hiç bu kuklalardan kurtulamayacak mıyız?
Alimlerimizi çoğaltmalı, Ebu Suudların sayısı artmalı diyoruz. Selam ve dua ile.