• DOLAR 34.495
  • EURO 36.268
  • ALTIN 2958.571
  • ...

HÜDA PAR'ın Dış İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet Eşin'in Ümmeti Muhammed'in hal ü vaziyetini özetleyen bir Tiviti gündeme girdi. Sayın Başkan şöyle diyordu:

"İsveç'te Kur'an’ımızı, Myanmar'da bizi yakıyorlar. 

Mısır'da idam ve zindanla, 

Afganistan'da açlıkla bizleri teslim almaya çalışıyorlar. 

İşgalci Siyonistler bugün de Cenin'de 5 kardeşimizi şehit, 28'ini de yaraladı.

Bu topyekûn savaşa karşı ancak bir ümmet olarak durabiliriz."

Gerçekten küfür topyekûn İslam'la savaşıyor. Bu topyekûn savaşa karşı ancak Ümmet bilinci ile ümmetin imkanlarını birleştirerek durabiliriz. 

Problemlerimizin çözümlerini uzaklarda aramaya gerek yok! Problemlerimizin çözümleri yakınımızdadır. Bakın ülkemiz genelinde bir seçim oldu. Bu seçimde AK Parti, HÜDA PAR, Meşveret Cemaati, Menzil Cemaati, Peygamber Sevdalıları, İttihadul Ulema birçok İslami kesim; gerek sözlü gerek yazılı beyanatta bulundu. Cumhur İttifakı’nın bünyesinde birleştiler. Ve neticede Ümmet kazandı, ülkemizde salihler sevindi, müminler sevindi, Müslümanlar sevindi. 

Önümüzde 5 yıllık bir süreç var. Öncelikle Müslümanların bu ülkede güçlü olması gerekiyor. Güçlü olabilmek için de her İslami Vakıf, dernek, cemaatin imkanlarını ümmetin menfaatine sunması lazım. Kimi İslami cemaatler; vakıf, yurt hizmetleri ile ön plana çıkarken kimi İslami cemaatler; siyasetle, siyasi yapılarla ön plana çıkıyor, kimisi basın yayında ön plana çıkıyor; ama hiçbir İslami cemaat, her yönüyle hayatın tamamına girmiş değil. Dolayısıyla bu ülkedeki bütün İslami yapılar, imkanlarını Allah'ın dininin başta ülkemize, sonra yeryüzünün bütün coğrafyalarına egemen olması için birleştirmesi gerekiyor.

Bakın Yaz Kur'an Kursları var. Bütün İslami kesimler, dernekler, vakıflar, Diyanet hep birlikte seferber olmuşuz. Allah'ın kitabını öğretmeye çalışıyoruz; fakat bir eksik var. Nedir o? Ayrı gayrıyız. Topyekûn değiliz. Müfredatlarımız ayrı, içeriğimiz ayrı, sosyal etkinliklerimiz ayrı... Halbuki hepsini tek bir elde toplayabilsek, herkes kendi imkanlarını ümmetin çocukları için ortak aklı kullanarak sunabilse... Bir taraftan belediyelerin imkanlarıyla bir taraftan Diyanetin imkanlarıyla bir taraftan Milli Eğitimin imkanlarıyla... Bir taraftan da İslami vakıfların, derneklerin gerek insan gücü gerek diğer kaynaklarını kullanarak çok süper, mükemmel bir Yaz Kur'an Kursu süreci geçirebiliriz.

Aynı şekilde Memur-Sen, aslında ülkemizdeki İslami sivil toplum kuruluşlarının üst çatısı olması gereken bir sendikadır. Hem Türkiye'deki üye bakımından en büyük sivil toplum kuruluşudur. En son sayımda üye sayısı 1.035.278 gibi çok büyük bir rakama ulaşmış durumdadır. Yıllardan beri Memur-Sen, bu ülkede yetkili sendika konumundadır. İnsan kaynakları bakımından en zengin, en güçlü olan sivil toplum kuruluşu Memur-Sen'dir. 1 milyonu aşkın insanı bir sendikada toplamak, üye yapmak, birçok salih insanın emeği neticesindedir. Öncelikle emeği geçen herkesten Allah razı olsun. İnşallah bu yetkiyi, Memur-Sen yöneticileri, Allah yolunda kullanır, kamusal alanda Müslüman halkımızın İslami hak ve hukukunun anayasal güvence altına alınmasına vesile olur. Malezya'da olduğu gibi Memur-Sen, yüksek sesle "KAMUSAL ALANDA İSLAM" demeli ve halkımızın İslami değerlerinin anayasal güvence altına alınmasına vesile olmalıdır.

Yani öncelikle Müslümanlar, ülkemizde İslami bir mücadele vermeyi şiar edinmeliler. Tüm İslami kesimler, hükümetin adım atması için kamuoyu oluşturmalı ve hükümeti İslami bir anayasanın hazırlanmasına, Müslüman halkımızın hak ve hukukunun anayasal güvence altına alınmasına, İslami eğitimin profesyonel bir şekilde, Allah'ın istediği gibi verilmesini sağlamasına vesile olmaya zorlamalıdır. Bu da ancak İslami bir mücadele ruhuyla olur.

Memur-Sen'in israil'i kınama ile ilgili toplantılarında vatandaşlarımızın meydanlarda "Mehmetçik Filistin'e" diye sloganlar atıldığını duymuştuk. Milletimiz, mücadele ruhuna sahiptir. Milletimiz yeryüzündeki bütün müstekbir, kafir, zalim, münafık ve mürtetlerle Allah yolunda ceht etmeye, cihat etmeye hazırdır. Yeter ki bu millete bu ruhu tekrardan aşılayabilelim, bilinçlendirelim. İşin başında olan insanlar, gerekli atılımı, fedakarlığı, vahdeti sağlayabilsin.

Gençlerimize cihat ruhunu aşılamak dileğiyle...