• DOLAR 34.585
  • EURO 36.166
  • ALTIN 2960.5
  • ...

Hayat ve ölüm Allah'ın emrindedir. Bu depremler, Bu yaşadığımız felaket Allah'ın bize verdiği bir uyarıdır. Öncelikle biz bunun Allah'tan geldiğine iman edeceğiz. Biz Allah'ın kuluyuz, Allah bizi yaratmış. Ölümümüzün ve yaşamımızın her an ve saniyesi Allah'ın takdir ve kaderi ile yazılmıştır.

Allah ne murad ediyorsa ne bir eksik ne bir fazla biz onu yaşayacağız. Bu süreçte bizlere düşen görev ve vazife: ‘Ya rabbi, biz senin kulunuz, Sana iman etmişiz, ölürsek bizi ehli Cennet eyle! Günahlarımızı affeyle! Yaşarsak geçmişimizden daha güzel bir yaşantı nasip eyle! Bizi affet!’ demektir.

 Deprem mi olur savaş mı olur sel mi olur gökten ne yağarsa yağar, yer ne yaparsa yapsın…Yer de gök de Allah'ındır. Nasıl ölürsek ölelim fark etmiyor! Sonuçta bir gün öleceğiz. Bugün ölmezsen 100 yıl sonra öleceksin. Şu an yaşayanların hiçbirisi 100 yıl sonra yaşamayacak! Kimse istemiyor depremde ölmeyi ama şunu da bilelim: Depremde ölen, eğer ehli iman ise şehitlik mertebesindedir. Dolayısıyla hocaların, ‘Yok, şöyle olacak! Yok, böyle olacak! Yok, şu gün şu felaket olur veya olabilir.’ gibi ‘Şunu yapın, bunu yapın!’ diyerek insanları ürkütmeleri doğru değil. Allah'ın izniyle birilerinin söylediği gibi hiçbir şey de olmayacak. Bize düşen; olursa da deriz ki:

‘Ya rabbi önümüzde ve arkamızda olanları biz bilmiyoruz. Sen biliyorsun!’

 Bizim Peygamberimiz her konuda Allah'a sığınmış bir insandır. Evden çıkarken bile Allah'a sığınan bir peygamberin ümmetiyiz. Dolayısıyla tabii ki bir Müslüman depremden Allah'a sığınacak, musibetlerden Allah'a sığınacak, kaza-belalardan Allah'a sığınacak; fakat Allah'a sığınırken de böyle ümidini kesip moralini bozup psikolojisini bozup her şeye karşı ümitsiz olmak, ümitsizliğe düşmek, bir Müslüman’a yakışmaz. Allah'a tevekkül eden bir insana yakışmaz. Allah'a iman eden bir insana yakışmaz.

Hepimiz kendi nefsimize diyeceğiz ki: ‘Ey nefsim! Bu dünyada senin bilmen gereken en net şey, bir gün ölecek olmandır. Yine şunu çok iyi bil ki: Öldükten sonra dirileceksin! Ölüm son değil! İster depremin altında böyle paramparça olarak öl! İster yatağında kalp krizi geçirerek öl! İster düşmanın 4 kurşunuyla öl! Ölüm ölümdür! Yani fark etmiyor! İsterse cesedinin bir parçası bulunmasın! Mezarın olmasın! Ölüm ölümdür; ama senin ruhun ölmüyor! Allah-u Teala seni diriltecek! O cesedi sana tekrar verecek ve seni kendi huzuruna kabul edecek! Eğer sen, ehli iman isen eğer sen, Allah'a kul olmuş isen Allah'ı sevmiş isen ebedi bir saadet ve mutluluk seni bekliyor. Allah’ı hesaba katmamışsan, öldükten sonra dirilişe inanmamışsan ebedi bir şekavet ve bela seni bekliyor.’

Biz Müslüman’ız! Dolayısıyla Müslüman olduğumuz için biz karlıyız. Depremde de ölsek şehidiz! Yatağımızda ölsek Allah'a iman ederek ölürsek inşallah ehli cennetiz! Sevdiklerimize kavuşacağız; peygamberimize kavuşacağız, Rabbimize kavuşacağız. Dolayısıyla biz ölümden korkmayız! Ölüme hazırlık yaparız.

Bu vesileyle biz tüm kardeşlerimize, vatandaşlarımıza diyoruz ki:

Panik yapmayalım. Allah'a güvenelim. Büyük depremler oldu. Bu artçı depremler olur. 1 yıl sürebilir. Allah ölmüşlerimize rahmet eylesin. Hepsine şehit muamelesi yapsın. Allah insanlarımızı kendisine yöneltsin. Bu musibeti, belayı üzerimizden kaldırsın. Bu şerri hayra tebdil etsin. Biz Allah'a sığınıyoruz. Allah'tan yardım diliyoruz. Allah'a karşı ümit varız. Allah'a karşı hüsnüzan sahibiyiz. Rabbimiz bizi kendi halimize bırakmaz. Allah-u Teala iman edenlerin her zaman yardımcısıdır. Daima yardımcısıdır. Şeytan, insanı sürekli korkutur vesvese verir:

‘Öleceksin! Deprem olacak! Şöyle olacak, böyle olacak! Taşın, toprağın altında kalacaksın! Bir hafta boyunca çıkartamayacaklar!’ der. Vesvese verir. Bir Müslüman nefsine ve şeytanına demeli ki:

‘Rabbim var! Allah var! O, benim hakkımda bir kader yazmış. O’nun benim hakkımda bir muradı var! Rabbimin istediği zamana kadar ben yaşayacağım, istediği zaman benim canımı alacak! Bu kaderimde var! Kadere inanan kederden kurtuluyor. Dolayısıyla Müslümanlar olarak bizler her yönden kardayız. Şüphesiz ki müminlerin velisi, sahibi; kitabı indiren Allah'tır. O Salih insanlara, kendisine yönelenlere yönelir. Kendisine el açanların duasını kabul eder.’

Allah'a sığınalım. Allah’a sığınan mahrum kalmaz.

Gün verip, tarih verip deprem olacak, felaket olacak deyip insanları korkutmak ne adına olursa olsun hiç kimseye yakışan bir davranış değildir. Bu tür şeyler yapıp gerek din adına gerek bilim adına insanları korkutanları Allah ıslah eylesin!

İnsanları ümitsizliğe sevk edecek, insanları endişeye sevk edecek; vaazlar, sohbetler doğru değil. Kim yapıyorsa yapsın! Yok, Rüya görmüş! Yok, bilmem ne yapmış! İşte kendince hesap kitap yapmış, kitaplardan tahriç yapmış, böyle şeyler üfürükten teyyare şeylerdir.

Peygamberlik kapısı kapanmıştır. Gök kapıları kapanmıştır. Doğru sadık rüyalar var; fakat rüya ile amel edilmez. Kimse de peygamber değil, dolayısıyla her sakallıyı dedemiz zannetmeyelim. Rabbim, insanlarımıza merhamet eylesin! Hocalarımıza da feraset ve ahlak nasip eylesin! Allah korkusu nasip eylesin! Selametle inşallah, iyi olur, Allah'ın izniyle! Biz herhangi bir deprem felaket beklemiyoruz. Allah toplumumuza merhamet eder; çünkü insanlarımız toplu tövbe ettiler. Cuma günü camilerde toplu tövbeler, istiğfarlar dualar yapıldı. İnanıyoruz ki Allah'ın rahmeti üstümüzü kaplayacak, yıkılan binalarımız, enkazlarımız hepsi kaldırılacak daha güzel evlere insanlarımız kavuşacak! Bugünler de geçecek! İnsanımızı Allah’ın rahmeti ve sevgisi bürüyecek; bu şer hayra tebdil olacak!