• DOLAR 34.612
  • EURO 36.344
  • ALTIN 2919.804
  • ...

Toplumsal hayatı en çok etkileyen kesim, memur kesimidir. Memura verilecek her zam, topluma yapılan bir ikramdır; çünkü memur almış olduğu parayı halkın içinde harcayan halkın insanıdır. Dolayısıyla egemenliğini pekiştirmek isteyen hükümetler, toplumun refah düzeyini arttırmak isteyen yöneticiler, devlet içerisinde çalışan memurunun yüzünü güldürmelidir.

Halihazırda başta temel gıda olmak üzere hayatın her alanındaki zamlar, sabit gelirli olan memurları ve işçileri ciddi anlamda sıkıntıya sokmuş durumdadır. Yıllarca okumuş, devlet kademesinde bir görev almış; öğretmenlerin, memurların ve memur statüsünde çalışan diğer personellerin insan onuruna yakışır bir hayatı sürdürebilmesi için maaşlarda ciddi iyileştirmelere ihtiyaç var. Memur-Sen Başkanı Sayın Ali Yalçın'ın da her seferinde ifade ettiği gibi "Asgari Ücret düzenlemesinde sabit ücretliyi, dar gelirliyi gözetme konusundaki hassasiyeti takip ediyor, görüşmelerin olumlu sonuçlanmasını arzuluyoruz. Aynı hassasiyetin kira ve ağırlaşan yaşam koşulları karşısında memurun alım gücünü yükseltmek için de gösterileceğine inanıyoruz.

Ocak’ta #RefahPayı ile memur gözetilmeli, alım gücü yükseltilmelidir.

Halihazırda memurların almış oldukları maaşlar, temel gıdalara dahi yeterli gelmiyor. Memurlar, mevcut zamlar karşısında almış oldukları maaşların eridiğini ifade ediyor. Bu durumun başta öğretmenler içerisinde olmak üzere devlet dairesinde çalışan tüm memurlar arasında ciddi sıkıntılara sebebiyet verdiğini sahada olanlar bilirler. Özellikle Memur-Sen’in konuyla ilgili hükümete daha ciddi itirazlarda bulunması gerektiğini memurlar sürekli kendi aralarında söylüyor.

Konuyla ilgili Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, her seferinde hükümete önerilerde bulunuyor. Umreden gelir gelmez ülkemizin birçok yerinde Divan toplantıları yaparak her kesimden memurla muhatap olan Ali Yalçın’ın sözüne kulak verilmeli, memura refah payı, hak ettiği şekilde verilmelidir. Unutulmamalıdır ki hükümetleri ayakta tutan en önemli unsur memurdur. Bir devletin memuru karnını doyurmaktan aciz kalır, evini ısıtmaktan, arabasının deposunu doldurmaktan mahrum kalırsa o devlette ciddi sıkıntılar baş gösterir.

Memura verilen her kuruş, aslında halkın kendisine veriliyor. Dolayısıyla halkını rahatlatmak isteyen, halkına ikramda bulunmak isteyen bir hükümetin, memurun karnını doyurması, memurun refah seviyesini yükseltmesi gerekir.

Başta memurlar olmak üzere asgari ücret alan işçilerin ciddi endişeleri var. Nedir bu endişeler? Memurların birkaç tane slogan şeklindeki sözlerini hemen aktaralım:

- 50.000 lira maaş alsam da elektrik faturasına 2.000 lira geldikten sonra mercimeğin kilosu 50 lira-100 lira olduktan sonra ne işe yarar?

-İstedikleri kadar maaşlara zam yapsınlar, temel gıdadaki astronomik artışlara engel olmadıktan sonra bir işe yaramaz.

-Hükümet maaşa zam yapsa da paranın alım gücünün düşmesine engel olunmadığı müddetçe toplumun refah düzeyi yükselmez.

-Temel gıdalardaki tekelleşmeye, akaryakıtın sürekli artışına; serbest piyasayı bahane edip başta ev fiyatlarını, kira fiyatlarını haksız bir şekilde yükselten istismarcılara hükümet engel olmadıktan sonra sabit gelirli vatandaşlarımız mağdur olmaya devam edecek.

Öyleyse hükümetin ne yapması gerekiyor?

Memura vermeli, zamları durdurmalıdır. Daha önceden soğanı, patatesi zamlandıran şeytani yapılar; şimdi insanın ihtiyaç duyduğu tüm gıda maddelerine zam yaparak akaryakıt başta olmak üzere elektrik, su gibi insanın temel ihtiyaçlarını da zamlandırdılar. Hükümetse bu süreçte çaresiz kaldı. Ocak ayı itibariyle bu tıkanmışlık giderilmeli, piyasalara bir düzen verilmeli, paramızın alım gücünü arttıracak tedbirler alınmalıdır.

Seçimlere az bir zaman kaldı. Her zaman olduğu gibi inancımıza, toplumumuza düşmanlık eden şeytani güçlerin taraftarlığını yapan kimseler; dini değerlere, Allah resulüne hakaret etmekten vazgeçmiyorlar. İslami değerlerimize yapılan saldırıların bireysel bir saldırı olduğunu düşünmüyoruz. Bunların tamamının planlı, organizeli, tek bir kalemden çıkan şeytani faaliyetler olduğu kanaatindeyiz. Konuyla ilgili hükümetin başta insanımızın insan onuruna yakışır bir refah düzeyine erişmesi için gerekli tedbirleri alması hayati derecede önemlidir. Bununla birlikte İslami değerlerimize saldıran şeytani güçlere karşı da tedbir almasının hayati derecede önemli olduğunu hatırlatmak isteriz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İslam düşmanlığı virüsü ile de mücadele ediyoruz." 28 Kasım 2020'de yaptığı bir konuşmada bu cümleleri söylemişti. Son günlerde ülkemizde de İslam düşmanlığı virüsü hızla yayılıyor. Yetkililere duyurulur.

İlahi hükme muvafık düşecek hüküm verme melekesine sahip hükümetlere kavuşmak duasıyla…