Ekonominin Kötüye Gitmesine Sevinenler…
Ülkemizde yaşanan her kötü olayda sevinip iktidar hayali kuran Şeytani bir güruh var. Son günlerde ekonominin bozulması, dolar ve altının yükselmesinden dolayı iktidar hayali kurup içindeki kötülükleri çevresine yayan tiplerle karşılaşmaktayız.
Batılı devletler, yaklaşık 200 yıldır büyük bir çaba ve gayret neticesinde İslam ülkelerinin tamamını kapsayacak bir sistem kurdular. Bu sistemi icra edebilmek için milliyetçilik adı altında “Arap milliyetçiliği, Türk milliyetçiliği” diyerek devletler kurdular. Bu devletlerdeki uygulanan yöntem hep aynıydı. İslami değerler unutturuldu; ekonomide Müslümanlar, etkisiz hale getirildi. Batılı güçlere tamamen bağlı şeytani yapılar, ekonomiye hükmetti. Müslüman halk her yönden bağımlı hale getirildi. Müslüman halkının bağımsızlığını isteyen liderler; idamlar, sürgünler ve suikastlerle etkisiz hale getirildiler.
Ülkemizde belediye seçimlerinden önceki gülünç ama gerçek olan patates ve soğan fiyatlarındaki astronomik artışları bir hatırlayın. Birileri seçimin gidişatını değiştirmek için basit ve gülünç olsa da patates ve soğanı kullandı. Seçimler bittikten sonra patates ve soğan fiyatları eski haline döndü.
Ekonomiyi bir silah olarak kullanan, ülkelerin siyasetini değiştiren küfür alemine ait güçlü bir akıl var. Kendilerine tabi olmayan veya onların emirlerini birebir uygulamayan her ülkenin ekonomisini ve siyasetini değiştirebilecek gücü kendinde gören şeytani yapılar var.
Şeytanın en büyük özelliği korkutmaktır. Şeytan sadece korkutur; ama korkuttuğu konuda muhatabını etkileyecek bir güce de sahip değildir. Açlıkla korkutur; ama insanın Rabbi Allah’tır, insanı aç bırakmaz. Rabbine güvenen bir insan şeytanın bu vesvesesine aldırış etmez.
İslam ülkelerini yöneten Müslüman liderler, Peygamber Efendimizin yaşamış olduğu boykot yıllarını doğru okumalıdır. Müslüman halkımıza boykotun ne olduğunu, küfrün Müslümanlarla olan savaşta kullanmış olduğu adet ve edevatın aynısını bugün de kullandığını, oynanan oyunların değişmediğini anlatabilmek gerekir. Bununla beraber pazar kurmuş, devlet kurmuş, Yahudilerin ve putperestlerin siyasi ve iktisadi baskılarına boyun eğmemiş bir peygamberin ümmeti olduğumuzu da unutmamalıyız.
Bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz şey Müslüman ülkelerin ortak bir pazara sahip olmayışıdır. Müslüman ülkeler ortak bir pazar kurmalıdır. Bu pazar sayesinde dünya ticaretinin küfrün elinde dönmesini engellemeliyiz.
Bakın 40 yıldan fazladır boykot edilen Müslüman bir ülke, komşumuz, İran var. Savaşlarla yağmalanmış hemen yanı başımızda Irak var. On yıldan fazladır her türlü silahın denenmiş olduğu mazlum Suriye var. Hemen ilerimizde bize iyi niyetle yaklaşan ve kardeşlik hukukumuzun olduğu bir Afganistan var. Halkı Müslüman olan Malezya ve Endonezya var. Birinci Dünya Savaşı’nda parmağındaki yüzüğü satıp bize gönderen Pakistanlı Müslümanlar var. Yani İslam ülkelerine bakarsak eğer bizimle ticaret yapacak, ülkemizin maddi ve manevi refahının artmasına vesile olacak Müslüman, kardeş ülkeler var. Amerika’nın, Çin’in veya Rusya’nın ekonomik ve siyasi baskılarına boyun eğeceğimize Müslüman kardeş ülkelerle olan ticari, siyasi ve askeri anlaşmalarımızı çoğaltıp dünya istikbarına karşı hamleler yapmalıyız.
Amerika’da faiz oranları %3, Avrupa’da %1 olmasına rağmen Merkez Bankası faizi %19’dan %18’e çekince bir ülkede ekonomik kriz çıkıyorsa düşünmemiz gerekiyor. Demek ki faiz lobisi denilen o yapı bu ülkeyi bir ahtapot gibi sarmış. Bu ahtapotun kollarını değil boynunu kesmek, faizi sıfıra indirip ülkemiz insanının sömürülmesini engellemek hepimizin boynunun borcudur diyor, hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.