• DOLAR 34.634
  • EURO 36.51
  • ALTIN 2929.894
  • ...

Moritanyalı, Muhammed Muhtar Şankıti’nin hazırlamış olduğu ‘’İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz’’ isimli bu kitap, Anayasa çalışmaları ile ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitaptır. “Büyük Fitneden Arap Baharına” diyerek Muaviye’nin hilafeti saltanata çevirmesini, Ümmetin en büyük fitnesi olarak değerlendiriyor.

O dönemde Ümmet birliği ilkesinin yönetim meşruiyeti ilkesine galip geldiğini ve bu durumun İslam’ın önermiş olduğu İslami sözleşme modeline ters düştüğünü belirtiyor. İmparatorluklardan miras kalan saltanatçı, Mülk yönetiminin kabul edilmesini anayasal krizin asli sebebi olarak belirtiyor.

İslam siyasi değerlerinin ihya edilmesi gerektiğini, siyasi putperestliğin reddedilmesi gerektiğini, mülk yönetimlerinin anayasal şura ile ortadan kalkması gerektiğini öneriyor. Yine çağdaş anayasal düşüncenin İslami değerlere göre temellendirilmesi gerektiğini, insanın fıtratı gereği siyasi bir varlık olduğunu, bu yüzden günümüz devletlerinin yönetim ile ilgili tecrübe ve birikimlerinden yararlanmak gerektiğini ifade ediyor.

Yazar, Müslümanların siyasi otoritenin inşası ve yürütülmesi sırasında hem ahlak hem yaşam açısından bir kıstas ve bir esas olarak almaları için İslami metinlerle bize ulaştırılmış olan siyasi değerlerin anayasaya dönüştürülmesi gerektiğini ifade ediyor.

Yazar, ‘İslam vicdani müeyyide sınırında kalıp da devlet ve toplum otoritesini ihmal etmemiştir. Çünkü o, meleklerle değil insanlarla iletişim kuran gerçekçi bir dindir.’ Diyerek İslam dininin devlet yönünü de çok güzel bir şekilde ifade etmiş.

İslam tarihinde yaşanan kanlı devrimsel hareketlerin (Hazreti Hüseyin’in kıyamı) hep mülk devletine boyun eğmeyi reddetmenin bir ifadesi olduğunu, belirten yazar tarihe ışık tutuyor.

Yine yazar, ‘peygamberler, devlet düşüncesini ve kişisel olmayan kanunlara dayalı yönetim kavramını ilk getirenlerdir’ diyerek anayasaya dayalı şura ilkesi gibi günümüzde mana bulan mefhumların kaynağının peygamberler olduğunu ifade ediyor. Şankıti, ‘Peygamberliğin sona ermesi yönetim işlerinin masum kişinin elinden masum ümmetin eline nakledilmesinin ilanıdır.’ diyerek meseleyi çok güzel bir şekilde önümüze koyuyor.

Şankıti’nin şu tespiti de günümüz için önemlidir: ‘Tarihten alacağımız ders, bize gösteriyor ki kalıcı siyasi birlik, mevcut yönetimi meşrulaştırma veya despot yönetim inşa etme yoluyla değil, ancak ümmetin fertleri arasındaki karşılıklı rıza ve Şura ilkeleri üzerine kurulan bir birlikle mümkün olmaktadır.’ 

Yazarın Arap baharıyla ilgili ifadeleri özellikle Suriye’de yaşanan savaşla ilgili şu bilgileri dikkate değer: 24 Ağustos 2013’te Luttwak, The New York Times gazetesinde yazmış olduğu bir makalede diyor ki: “Suriye’de taraflardan herhangi biri kazanırsa Amerika kaybeder. Bu aşamada uzun süreli bir çıkmaz ve kan kaybı Amerikan çıkarlarına zarar vermeyen tek sonuçtur.” Amerikalı stratejistin bu ifadeleri, Suriye savaşını az çok özetliyor değil mi? Yine yazar Türkiye ile ilgili Huntington’un şu sözlerine kitabında yer vermesi de önemli:

‘Peki, Türkiye yeniden kendini tanıma yoluna giderse ne olur acaba? Türkiye belli bir noktada, Batı dünyasına iyi olmak için kendini aşağılayarak yalvarıp duran dilenci rolünden kurtulup İslam adına muhatap alınan taraf olarak daha etkili, üstün bir tarihsel rolü oynamaya başlarsa...”

Muhammet Muhtar Şankıti adlı yazarın Mana Yayınlarından çıkan “İslam Medeniyetinde Anayasal Kriz” adlı kitabından bahsedilecek çok bölüm ve çok konu var. Biz burada dikkatimizi çeken yerleri sizlerle paylaştık. Anayasa ile ilgili fikri olanlar tarafından incelenmesi faydalı olur. Fikirlerinden birçoğu güzel bir araştırma ve emek neticesinde ortaya konduğu için yazara buradan teşekkür etmek istiyoruz.

İslam Ümmetinin tek çatı altında toplanıp ilahi adaleti tesis ettiği günlere kavuşmak dileğiyle…