Davanın Hadimleri İşbaşına!
Salgın hastalıkla beraber insanımız İslami sohbetlere hasret kaldı. Müslüman alimlerin sohbetleri, vaazları, nasihatleri toplumu diri tutuyordu. Salgınla beraber her şey askıda kaldı. Ruhlar zayıfladı. Üstadın dediği gibi: ‘Ruh ceset hesabına zayıflaşır. Cesed, ruh hesabına inceleşir.’ Yani beden kilo aldıkça ruh zayıflar, ruh güçlendikçe beden zayıflar. Bu salgın süreci bedenlerimizi semirttik, ama ruhlarımız aç kaldı.
Salgın hastalık devam ediyor. İslam davetçileri, yıllardan beri sosyal medyadan uzak duran birçok kardeşimiz, sosyal medyada paylaşım yapmaya başladı. Allah için yapılan her amelin elbet bir semeresi vardır. Sosyal medyada Allah için yapılan çalışmaların da bir semeresi olacaktır. Ama hiçbir çalışma insana değer verip muhatap alınarak bire bir davet kadar etkili değildir. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar sakın bizlerin davaya hizmet etme sorumluluğundan kurtuldum zannına kapılmamıza sebep olmasın. Sosyal medyanın en büyük tehlikesi sanal âleme hapsolup gerçek âlemin hakikatlerinden habersiz yaşamaktır.
Bu süreçte birçok Müslüman davetçi elindeki telefona olan bağlılığından dolayı eşi ve çocuklarınca şikayet edilir oldu. Hepimiz kendi evlatlarımızdan ve eşlerimizden duymuşuzdur: ’Yahu şu telefonu bırak!’ Adam: ‘Be kadın işim var, artık her şey telefonla oluyor.’ Deyip savunmaya geçse de olay böyle değil! Salgından öncesine göre telefonla alakanın artması normal olsa da kişinin öz çocuğuna ve eşine zaman ayıramayacak hale gelmesi ise anormaldir.
Okullar kısmen açıldı. Üniversiteler de bugün yarın açılır. Artık Allah için insanlara hakkı öğreten peygamber varisi alimlerimiz toplumun ruh açlığını doyuracak hizmetler yapmaya ufaktan ufağa başlaması gerekiyor. Diyanet işleri başkanlığı kış derslerine tedbirler alarak camilerde başlamalıdır. Belki bu salgın 10 yıl sürecek! Bu halk on yıl Kuran dersinden, vaazlardan, mevlitlerden mahrum mu kalacak? Gayri İslami faaliyetler için bir araya gelenleri ekranlarda görmekten bıktık.
Maske-mesafe-temizlik gibi tedbirlere uyarak insanımızın ruhi açılığı giderilmelidir. Diyanet işleri başkanlığı camilere, imamlar bu konudaki hizmetler için genel bir yönerge göndermeli, cami imamları da isteyenlere kış kuran kursları bünyesinde derslere başlamalıdır.
Bu arada ekonomi ile ilgili gündemi işgal eden faiz politikaları meselesine de değinmeden geçemeyeceğiz. Hükümetin faizleri düşürmesi, faizle ilgili düşüncesi, faiz baronlarını çok ciddi rahatsız ediyor. Ekonomimizdeki dalgalanmaları ve sorunları faizin ötelenmesine bağlayanlar var! Faizi ticaretin merkezine koyup Merkez Bankasını da bu yönden çalışmaya zorlayanlar var! Allah faizi haram, ticareti ise helal etmiştir. Bu söz üzerine söz söyleyenler Allah’a ve ahret gününe ya inanmıyorlar ya da akıl edenlerden değiller.
‘Faiz sebep enflasyon sonuçtur.’ Biz Müslüman bir ülkeyiz. Faizi merkeze alan ekonomi planları yapan bir hükümet isteyenlere en güzel cevabı âlimlerimiz vermelidir. Faize savaş açan bir milletiz. Ecdadımız faizi kursağına sokmamış. Bugün ayda evine 10 bin lira maaş giren vatandaşın buzdolabında bir kilo peynir yoksa bunun sebebi faizin bereketsizliğidir. Faizle borçlanan halkımızın ekmeği bankalarca çalınıyor. İşte İslam uleması bu konuları halka izah etmelidir. Hayata dokunan vaazlarla peygamber varisi alimleri meydanlarda görmek dileğiyle…