• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bir yazı yazarken başlık çok önemlidir. Şimdi namaz ve abdest başlığı atınca okuyucularımızın birçoğu ehli salat olmasından dolayı belki yazıya bakıp geçer, ‘ben zaten namaz kılıyorum’ der ve bu yazıyı es geçerler düşüncesi olabilir diye parantez içinde bakıp geçme ihtarını da ekleme ihtiyacı oldu. 

Her nezirin, hatibin, vaizin, yazarın, babanın, öğretmenin, hocanın kısacası topluma bir şeyler anlatan her kişinin belli aralıklarla namazın ehemmiyetini farklı açılardan gündeme getirmeyi bir vazife bilmesi gerekir.

Namazı vaktinde kılmak bu hayattaki en önemli görevimizdir. Namazı vaktinde kılmak, hele camide kılmak her Müslümanın birinci önceliği olmalıdır. Namazı vaktinde kılmak birçok günahtan korunmamıza vesile olur. Bir düşünün namazın geciktirildiği bir vakitte insanın kalbine birçok vesvese geliyor, değil mi? Namazı vaktinde kılmayınca şeytan harama bakma vesvesesi veriyor. Göz haramı, kalp haramı, dil haramı arzuluyor. Ama namazı vaktinde kılınca insanı Allah’a karşı asileştirecek hiçbir günahın tahayyülü oluşmuyor. Çünkü namaz kötülüklerden alıkoyan bir ibadettir. Eskiler demişler ‘namazın kabul olup olmadığını anlamak istersen o namazdan sonra diğer namaza kadar günahlardan korunduysan, kötülüğe bulaşmadıysan bil ki namazın kabuldür.’

Şimdi önemli olan namazı vaktinde kılabilmektir. Namazı vaktinde kılabilmek için de abdestli olmak gerekir. Zaten sabah kalkar kalkmaz elimizi yüzümüzü yıkıyoruz. Bu işi abdest alarak yapalım. Abdest almadan evden çıkmayalım. “Abdest müminin silahıdır” der Peygamberimiz. Öyle ise düşmana galip gelmek için abdestsiz olmayalım. Günümüzde birçok insanımız abdestsiz dolaşıyor. Allah aşkına bir düşünün çevrenizde kaç kişi sürekli abdestli dolaşıyor?

Abdestli dolaşmayı engelleyen en önemli şey vesvesedir. Evet, abdest vesvesesi… Muhyiddin Arabi’nin küçük bir kitapçığı var: ‘Şeytanın hileleri’ adlı. Orada der ki: “Şeytanın bir çocuğu var, kişi abdestli olunca abdestli kişinin abdestini bozmak için uğraşır. Bu vesvese için Peygamberimiz kendisine soran kişiye demiş: ‘Abdest aldığından eminsen eğer… abdestin vardır. Vesveseye yenilme! Ama abdest alıp almadığından şüphe ediyorsan abdesti alacaksın.” Bu vesile ile aziz Müslümanlar! Lütfen abdest vesvesesine yenilip abdestten bıkmayalım.

Bugünkü konumuz abdest ve namazdır. Basit gibi geliyor ama dünya ve ahiretin anahtarı abdesttir, namazdır, yani salih ameldir. Özellikle bu salgının olduğu dönemde amel ve ibadetlerimizi daha arttıralım. Özellikle erkekler mümkün mertebe namazlarımızı camide kılalım. Belki de son namazımdır, diye düşünüp Allah’ın evine gidelim. Camiden zarar gelmez. Sosyal mesafeye camiler çok dikkat ediyor. En güvenilir mekanlar camilerdir. Allah’ı seven camiye gider.

Bacılarımız peki ne yapacak? Onlar da ezan okunur okunmaz namazını vaktinde kılacak. Namazını evinde vaktinde kılarsa inşallah cemaat sevabı da alır.

Bir de çocuklarımızın namazı… 7 yaşına girince namazı öğretmek, 10 yaşına gelince namazın Allah’ın farzı olduğunu öğretip namaz kılmasını sağlamalıyız. Dünya ve ahiret saadeti namaz ve abdestledir. Namazı, abdesti düzgün olmayanın dünyası da ahireti de düzgün olmaz. Cumadan cumaya, camiye giden bir Müslüman kendini Allah’a sevdiremez. Hangi işte çalışırsan çalış günde bir kere de olsa camiye gitmeye çalış. Peygamberimiz bu konuda çok teşvik etmiş. Bir kere demişti: “Kim yatsı namazını camide cemaatle kılarsa gecenin yarısını ibadetle geçirmiş olur. Sabah namazını da kılarsa tüm geceyi ibadetle geçirmiş olur.” Yine tam farzı kıldıracağı esnada sahabeye döndü ve dedi ki: “İçimden geliyor, şu cübbeyi çıkarıp içinizden birini namaz kıldırmakla görevlendireyim. Sonra sebepsiz yere namaza gelmeyenlerin evlerini başlarına yıkayım.” Bu hadis, namazlarımızı camide kılmamız için yeterli olsa gerek. Ya zaten kişi namazını camide kılmaya alışsa bir daha camiyi bırakamaz. Çünkü çok lezzetlidir. Kim namazlarına önem verirse şeytanın tasallutundan kurtulur, Allah’ın himayesine girer. Kim de namazlarını önemsemeden kılarsa şeytanın kölesi olur, hayatı heba olur.

Hepinizi yerlerin ve göklerin bütün kâinat ve evrenin rabbi olan Allah’a emanet ederiz.