• DOLAR 34.653
  • EURO 36.379
  • ALTIN 2929.147
  • ...

‘İçerisinde bulunduğumuz asır, sapmaların bütün İslam alemini kapladığı bir asırdır. Önceden de vardı bütün bunlar; ama sapmalar artış kaydetmiştir. Sapmalar, diğer asırlar boyunca, bu ölçüde fazla olmamıştır. Çünkü saptırıcı elit ve vasıtalar, bu kadar fazla değildi. Mesela sosyal medya, internet, film, sinema sektörü gibi birçok araç küfrün ve siyonizmin kontrolünde gelişiyor.

Halklar, büyük kudretlerin, sermaye sahiplerinin her şeyi kendi menfaatleri için istediklerine dikkat etmelidirler. Büyük kudretler, her şeylerini onlara takdim etmekte olan halklara, kullandıktan sonra atılması gereken bir meta gözüyle bakmakta ve işi bittikten sonra fırlatıp atmaktadırlar…

Halklar, bu süper güçlerin kendileri için hayır istemediklerini hala anlamıyorlar. Halbuki, süper güçler yalnızca kendilerinin hayrını istiyorlar. Herkesin hayrını isteyen yalnızca İslam’dır. Enbiyanın Salih mektebidir. Hiçbir sapmaya uğramayan bir mekteptir, o. Halklar bu yüce mektebi görmediklerinden, oyuna geliyorlar veya nefsani hevesleri için birkaç gün de olsa saltanat sürmek istiyorlar ve sonra bu birkaç gün içinde her şeylerini yitiriyorlar.

İslam hem uhrevî bir terbiye veriyor ve hem de dünyevi ihtiyaç ve maslahatlarını muhafaza ediyor. Biz kendimizi ıslah edersek; bizim taşımakta olduğumuz maksat ve hedefler, bütün dünyada dahi tahakkuk etmeye başlar.

Allah göstermesin eğer nefsani hevalarımız, sıkıntıları izhar etmeye, şikayetlere, şikayetler de muhalefetlere sebep olursa, artık o gün bütün memleket için yas tutmamız gerekir. Nefislerimizi ayaklar altına almadıkça bunun bütün günahı yani yeryüzündeki fitnenin ve şeytani istilanın günahı bizim boynumuzdadır.’ 

Bakın gerek Said-i Nursi gerek Hasan El Benna, Mevdudi, İmam Humeyni, kısaca İslami bir hareket oluşturmuş birçok alim yeryüzünde İslam medeniyetini inşa etme sürecine nefislerimizi ıslah etmekle başlamamız gerektiğini vurgulamışlar. Filistin meselesinin çözümüne, nefislerimizin bencilliğinden kurtulmaya çalışmakla işe başlamamız gerekiyor.

Her ramazan ayının son cuması Dünya Kudüs Günü olarak anılıyor. Etkinlikler, basın açıklamaları yapılıyor. Filistin Meselesi gündem oluyor.’Kahrolsun İsrail’ sloganları ile cumadan çıkan Müslümanlar yürüyüşler yapıyor. Gerçi bu salgından dolayı bu etkinlikler de askıya alınacaktır.

Filistin Meselesi, ümmetin vazgeçilmez bir meselesi olmalıdır. Unutulmamalıdır. Bizler bu salgınla gündemimizi doldurmuşken Siyonist Meclis, Filistin’in tamamını nasıl ilhak edeceğini gündemine almış.

Bugün Kâbe, Mescid-i Nebevi ve tüm camiler kapalıysa bir düşünmek lazım. Şair der ki: ‘Kul belaya girmez Hak yazmadıkça/ Hak bela yazmaz kul azmadıkça’ İnsanlığın tamamını kuşatmış bir salgın ile karşı karşıyayız. Her zaman olduğu gibi bu musibetten bile kâr, menfaat, sağlamaya çalışan süper güçler ve bu süper güçleri paraları ile kontrol eden Siyonist çeteleri etkisiz hale getirecek tek güç; Filistin etrafında Ümmetin vahdetidir. Filistin=Vahdet= Ümmetin Yeryüzünde İlahi Adaleti tesis etmesidir. Dolayısı ile Ramazanın son cuması ‘Dünya Kudüs Günü’dür.

Allah kadir gecemizi, ramazan bayramımızı mübarek etsin. Nefislerimizin şerrinden bizi korusun. Mürebbilerin en hayırlısı olan Allah, bizleri nefislerini ıslah edip yeryüzünde İlahi Adaleti tesis eden bahtiyarlardan eylesin. Canını Cehennemden kurtaran kullardan olma dileğiyle…