• DOLAR 34.467
  • EURO 36.588
  • ALTIN 2925.201
  • ...

Ramazan ayının ilk 10 gününü geride bıraktık. Peygamberimizin deyişiyle: ‘Başı rahmet, ortası mağfiret sonu ise Cehennemden azatlık’ olan bu mübarek ayda bir yıllık yol azığımızı toplamamız gerekir. Yani manevi bir birikim elde etmeliyiz.

Normalde her kardeşimizin günde 5 sayfa meali ile beraber Kur’an-ı Kerim okuması gerekiyor. Birçok hayırlı işimizde ihmallerimiz var; Kur’an-ı Kerim okumada da ihmallerimiz vardı. İşte bu Ramazan Ayı, Kur’an-ı ihmal ettiğimiz günlerin telafisine vesile olmalıdır.

Allah yolunda infak verme, kazancından Allah için infak ayırma, her ay hakkıyla yapamadığımız bir ameldir. İşte bu Ramazan ayı, infak vermediğimiz aylar için veya infak verdiğimiz halde hakkıyla vermediğimiz, eksik verdiğimiz infakların telafisini yapmamız gereken bir aydır. Yani, zekât verecek bir imkanımız varsa fazla fazla vermekten korkmayalım. Allah’a verilen zayi olmaz.

Özellikle hayır işlerine vesile olan, insanların zekâtlarını fakir fukaraya götüren, aracı olan; rabbani alimler, Salih kimseler her ramazan ayında zekât ibadetinin, fitre ibadetinin ifası için çalışıyorlar. Malumunuz bu yıl, insanlar işlerinde çalışamıyorlar. Bütçe daralmış. Belki birçok kişi iki aydır maaş bile alamıyor. Yani muhtaç durumdadır. Ama her yıl zekât veren, sadaka veren, infak eden bir Müslüman’dır. Şimdi bu durumda ne yapmak lazımdır? Bu Müslüman’a bu zekâtı, infakı, fitreyi hatırlatmalı mıyız? Yoksa bu sene adam dardadır, böyle şeylerle yanına gitmek abes olur deyip Allah yolunda vermesi gerektiğini hatırlatmamalı mıyız?

El-Cevap: Bakın, Allah resulü, Tebük savaşına gidecek. Ordusu için yardım topluyor. Bazı sahabeler, özellikle Ashab-ı Suffa diye bildiğimiz sahabeler çok fakirdirler. Hatta o dönemler, gerek savaşların etkisiyle gerek Müşriklerin ambargosu Müslümanların çok fakirlik çekmesine neden olmuştu. ‘Ey Allah’ın resulü açım!’ deyip açlığını bastırmak için karnına bağladığı taşı gösteren sahabeye Allah resulü karnına bağladığı iki taşı göstererek ‘Ben de açım!’ Dediği günler… Evet, Allah resulü ve ashabı çok açlık çekmişlerdi. İşte açlığın ve yokluğun Müslümanları kavurduğu bir dönemde yeryüzünün en güçlü devleti ile savaşa gidecek bir Peygamber vardı. ‘Herkes infak etsin.’ Deyince bir sahabe geldi. İnfakların toplandığı yere geldi. Bu sahabe çok zayıftı. Belli ki açlık ve fakirlik belini bükmüştü. Elinde bir hurma vardı. Allah resulüne selam verdi. Ve elindeki hurmayı göstererek :’Ya Rasulallah! Çok açım, ama bu hurmanın yarısını da olsa infak etmek istiyorum. Olur mu?’ Allah için bir düşünün. Çok açsınız. Hiçbir şeyiniz yok. Elinizde bir tek hurma var. Ve Allah resulünün yanına gittiniz. ‘Bunun yarısını infak edeyim mi?’ diye soruyorsunuz. Önünüzde de Müslümanların verdiği infaklardan oluşan bir yığın hurma var. Bu sahabeye Allah resulü nasıl cevap vermiştir sizce? Bizi gerçekten de hayrette bırakan bir sahnedir. Aklımıza hocalarımız geliyor veya talebelerimiz geliyor. Böyle bir durumda biz ne cevap verirdik acep? Evet, birçoğumuz; ’O hurmayı ye! Ve şu birikmiş hurma yığınından da bir avuç daha al!’ derdik herhalde. Bilmiyorum aklımıza bundan başka cevap gelmiyor. Ama Allah resulü gayet ciddi bir şekilde: ’Yarısını ye, kalan yarısını da infak et!’ deyince sahabe yarısını yedi ve kalan yarısını da birikmiş hurma yığınına attı. Bunu gören münafıklar, gülerek kendi aralarında: ’Kendisi açlığından ölecek, Muhammed’in ordusuna yarım hurma ile yardım ediyor!’ deyip alay ettiler. İşte bu olay üzerine infak ile ilgili ayetler indi ve Allah resulü de hepimizin duyduğu şu meşhur hadisi söyledi: ’Yarım hurmayla dahi olsa kendinizi ateşten kurtarın.’

İşte, Allah’a ve ahiret gününe olan iman, yarım hurmayla dahi Allah’ın davasına yardım etme şuuru veriyor. Kapitalistlerin, dünyaperestlerin ahlakları bize bulaşmasın. Asıl bu zor dönemde infak edeceğiz. İnsanları infak etmeye, zekât vermeye asıl bu zor dönemde teşvik edeceğiz. Beled Sûresini bir okuyun, orada zor bir yokuşu insanların aşamadığından bahseder. Ve zor yokuşun ne olduğunu açıklayarak Allah yolunda infak etmeye teşvik eder. İşte, bu süreçte Müminun sûresinde geçtiği gibi; ‘Onlar zekâtın verilmesi için çalışırlar’ sırrınca çalışalım. İnsanların ALLAH İÇİN VERMELERİNE VESİLE OLMA DİLEĞİYLE…