Bu süreçte programlı olmalıyız ki…
‘Herkes ölür; ama herkes gerçekten yaşamaz.’ (Victor Hugo) Bugünlerde hayatı ve ölümü çok konuşuyoruz. Her gün TV’lerde: ‘Bu kadar kişi öldü. Bu kadar kişi hastalığı yendi. Bu kadar kişi Covid-19’a yakalandı. Şurası karantinaya alındı. İşsizlik, İŞKUR önündeki kuyruklar, sokağa çıkma yasakları, insanların tedirginlikle market ve pazarlara akın etmesi, yasağın ardından tekrar sokakların dolması, izolasyon, sosyal mesafe, ev ve odalar…’ İşte sizlerin de ekleyebileceği gibi tüm insanlık zor bir süreçten geçiyor.
Hayata bir imtihan gözüyle bakabilen müminler şöyle düşünüyor: ’Bu süreçte imtihanı nasıl kazanabilirim? Bugünler bitecek ve tekrar o hızlı hayat temposu geri gelecek! Tekrar o koşuşturmalara dönmeden önce acaba ailem için, eşim, çocuklarım kendileri ile beraber kaldığım yakınlarım için nasıl faydalı olurum? Kendimi nasıl geliştirebilirim?’ Eğer işsizlik gibi sebeplerden dolayı geçim sıkıntısı başlamışsa bu seferde müminleri: ’Acaba kimseye muhtaç olmadan bu süreci nasıl atlatabiliriz?’ düşüncesi sarıyor. Eğer maddi sıkıntısı yoksa: ’Acaba fakir, yoksul, kendini İslami hizmetlere adamış kardeşlerime, komşularıma, akrabalarıma nasıl destek olabilirim? Ülkem ve insanlık için neler yapabilirim?’ İşte, her birimiz kendi çapımızda bu belanın gitmesi için bir şeyler yapmak istiyoruz değil mi?
İnşirah Sûresinin son iki ayeti dertlerimize devadır: “Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” Öncelikle geçim sıkıntısı olmayan ve bu süreci izolasyonla geçiren tüm kardeşlerimiz ilim ile meşgul olmalıdır. Günde Kur’an’dan bir cüzü tüm aile efradıyla okumalıyız. Namazları cemaatle kılmalıyız. İslam’ın ilk emri okumaktır. Öyle ise fikri ve ilmi bir olgunluğa erişmek için programlı bir şekilde okumalar yapmalıyız. Hadis, Risale-i Nur, Selefi Salihinin hayatını, bu coğrafyanın, bu çağın Müslümanlarının yaşadıkları zorlukları okuyalım.
Gaflete düşmemek için, Rabbimizle sürekli irtibatlı olacağız. Allah ile irtibatın en kolay yolu beş vakit namazı muntazam bir şekilde kılmakla olur. Namazlarımızı dosdoğru kılalım. Geceleri geç saatlere kadar oturup da sabah namazını kılmayan kardeşlerimiz, bu hallerinden dolayı biraz vicdanen rahatsızlık duyuyor ama süreç içinde artık bu basit görülen bir davranışa dönüşüyor. ‘Sabah namazının iki rekât sünneti dünya ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır.’ buyuran bir peygamberin ümmeti olduğumuzu unutmayalım.
Bu süreç Ramazan ayını da kapsayacak gibi. Dolayısı ile Şaban ayının son günlerini yaşadığımız şu anlarda, Ramazan ayının maneviyatını elde edebilmek için hazırlık yapmalıyız. Özellikle Perşembe günlerini oruçla geçirelim. Cuma akşamlarında Yasin-i Şerif okuyup Salâvatlar getirerek ailece dua edelim. Allah’tan yardım isteyelim.
Dünyamız artık tek bir kavme dönüşmüş. Yani dünyanın her yeri birbirine yakın olmuş. İletişim, ulaşım bugünün insanını tek bir topluma dönüştürdü. Bu dönüşümde ne yazık ki Müslümanlar olarak İslam’ın rengini diğer milletlere gösteremedik. Dolayısı ile Allah’ın helak ettiği geçmiş kavimlerin günahlarını tüm dünya olarak işlemeye başladık. Hz. Yunus’un kavmi kurtulup da felah bulmuş bir kavimdir. Önce Hz. Yunus çaresizliğini itiraf etti. Sonra da Yunus Aleyhisselam’ın tüm halkı, çaresizliğini kabullenip Allah’ın öfke ve gazabından Allah’a sığındı ve helak olmadan kurtuldular. Allah’ın rahmeti gazabından çoktur. Bu virüs ister laboratuvarda ister haram etlerin yenmesinden dolayı ortaya çıkmış olsun! Sonuçta bu umumi bir beladır. Allah’a sığınıp tüm insanlığı Yunus Aleyhisselam’ı ve kavmini kurtardığı gibi kurtarmasını Rabbimizden isteyelim. Gafletle bu günleri geçirmek demek, belanın bizi helak etmesi demektir.
Maddi sıkıntı çeken kardeşlerimizin, elbette kimseye muhtaç olmamak, borç almamak için çareler aradığını biliyoruz. Fakat süreç insanımızı maddi anlamda sıkıntıya sokuyor. Elden geldikçe, tedbirlerimizi alarak iş hayatını asgari düzeyde de olsa devam ettirmek, hayatın akışını durdurmamak daha mantıklı gibi geliyor. Gerek hükümetin ve gerek büyük ve küçük işletmelerin; tedbirlerini alarak üretime ve çalışmaya devam etmesi bu belanın zararlarını def etmemize yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Rabbimiz içimizdeki zenginlere; Allah için infak etmeyi, zekât, sadaka gibi Salih amellerle bu zor yokuşu aşmayı nasip etsin! Cimrilikten, bencillikten, fakirlikten Allah tüm kardeşlerimizi muhafaza etsin. Tüm bunların selametle olması için akl-ı selim düşünen herkes programlar yapmalı ve sürecin acısını azaltacak çalışmalar yürütmelidir. Haydi ya Allah! Esnemenin sıkıcılığından kurtulalım. Öldükten sonra da yaşayabilmek için haydi durma öyle! Çalışma vakti!