• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

 İlahi kitapları anlatırken bir öğrenci sordu:

-Hocam, Tevrat, Zebur, İncil, tahrif edilmiş. Peki, Kur’an niye tahrif edilmemiş. Kur’an’ın günümüze bozulmadan gelmesinin nedeni nedir?

 Güzel bir soruydu. Aslında bu soru birçok insanın aklına gelmiştir. Cevap olarak:

-Hz. Musa ve Hz. İsa aleyhisselam zaten devlet kuramamışlar. Beni İsrail’in bu iki peygamberi devlet kurmak için yaptıkları mücadelede yalnız bırakmaları ile ilgili birçok olaydan bahsedilir. Yine Davut Peygamber devlet kurmuş olsa da oğlu Süleyman Peygamberden sonra Beni İsrail’in devletini muhafaza edemediği belirtilir.

Ama biz, Allah’ın kendisine ve ümmetine devlet kurma nimeti verdiği bir Peygamberin ümmetiyiz. Öyle bir devlet ki o zamanın en güçlü devletleri olan Roma ve Sasanileri alt etmişti. Egemenlik kurmuş, dünyanın her yerine elçiler göndermiş, davetinden haberdar etmiş bir devletin sahibi olan bir peygamberin ümmetiyiz. Ki bu devlet Allah resulünden sonra da halifelerle devam etmiş. İlk halife Hz. Ebubekir, Peygamberimizin vefatından sonra da Kur’an’ı tek kitapta toplamıştır. 3. Halife Hz. Osman da Kur’an’ı çoğaltmıştır. Bakın, bu olay devlet gücü ile gerçekleşmiştir. Zekât vermeyenlerle Hz. Ebu Bekir zamanında savaş yapılmıştır. Bu sayede dinimizi değiştirmek isteyen her şerli kimsenin haddi bildirilmiştir. Müslümanların devletlerini korudukları dönemlerde dünyanın her yerinde adalet, selamet, barış, huzur, emniyet hâkim olmuştur. Hatta Hıristiyanlar, Yahudiler ve dahi diğer tüm dinlere mensup insanlar, huzur içinde yaşamıştır. Ama İslam’ın devlet nimetinden mahrum olduğu dönemde, Müslümanların devletlerinin yıkıldığı süreçlerde Yeryüzü’nün tamamı şeytan ve taraftarlarının istilasına uğramıştır. Açlık, zulüm, savaş, kargaşa, yokluk, işgal, bulaşıcı hastalıklar, sürgünler, göçler tüm dünyayı kasıp kavurmuştur. Aynen günümüzde olduğu gibi…

Birinci Dünya Savaşında yenilen Müslümanlar, Kur’an’dan uzaklaştırılmak istendi. İngiliz komutanları Lozan, Mondros gibi antlaşmaların imzalandığı mekânlarda Kur’an’ı ellerinde sallayarak şu naraları atıyorlardı: ’Müslümanları Kur’an’dan uzaklaştırmadıkça onları yenemeyeceğiz.’

Belki Kur’an’ı değiştiremediler; ama Kur’an’ı unutturdular. Bakın bizim ülkemizde Kur’an alfabesini elimizden alarak, Mısır, Suriye gibi Arapların yaşadığı ülkelerde eski yazılmış eserlerin okunmasını ve okutulmasını yasaklayarak Kur’an’ı toplumlara unutturmak istediler. Teşri’i hükümleri yasakladılar. İslam’ın hükümlerini isteyenleri ‘İrticacı’ yani eskiyi getirmek isteme suçuyla çok ağır cezalara çarptırdılar. Bunların sadece bizim ülkede yaşandığını zannediyorduk. Ama Mısırlılarla, Suriyelilerle konuşunca yaşanan tüm süreçlerin aynı olduğunu hepimiz öğrenmiş olduk. Tabi biraz da geç oldu.

İslam ümmetinin evlatları 100 yıldan fazladır Peygamberin miras bıraktığı devlet nimetine kavuşmak için tüm İslam beldelerinde mücadele ediyor. Çok bedeller ödendi. Ama yılmadık.

Bugün ABD gibi devletler İslam’ın devlet oluşunun önünde duramıyorlar. Afganistan yaklaşık 20 yıldır işgal altında olmasına rağmen ABD otoritesini kuramadığı için zelil bir şekilde ayrılıyor. Hakeza, Irak ve diğer beldeler de öyledir.

İslam’ın devletsiz oluşunun bedelini tüm insanlık ödüyor. Bakın 2014 yılında ABD’nin çektiği film Kovid-19 adlı filmin bugün aynısı yaşanıyor. Hem senaryosu yazılmış hem filmi çekilmiş. Bugün de bizzat hayatın bir gerçeğine dönüştürdüler. Çin’de başlayıp ABD’nin düşmanlık ettiği tüm ülkelerde hızla yaygınlaşan bu hastalık insanlığı tehdit edecek seviyeye geldi. ABD’nin hedeflediği siyasete aykırı hareket eden ülkeler, bir nevi hapsedildi. Muhalif sesler kesilince ABD, başta bölgemizde, sonra da tüm dünyada daha rahat at koşturur oldu. Çok dikkatli olmak gerekir.

Allah Resulü bir nasihatte bulunmuştu:

-Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşinize yardım ediniz. 

Ashab:

-Mazluma yardım edelim de zalime nasıl yardım edeceğiz? Burasını anlamadık, dediler.

Allah resulü:

-Zalime yardım, onun zulmetmesine engel olmanızla olur, buyurdu.

Devletlerin başında olan idarecilerimizin bu hadisi bir daha düşünmeleri duası ile…