İyilik Hırsızlarına Dikkat!
Bir gün çölde devesi ile giden bir yolcu, devesini kaybetmiş. Güneşin beyni kaynattığı, kumların ayakları yaktığı, susuzluğun insanı çaresiz bıraktığı çölde devesiz kalmak demek ölmek demekti. Adam, ölmemek için can havliyle çölün sıcağına aldırış etmeden devesini aradı. Ama kısa sürede takati kalmadı, başı dolanmaya gözleri kararmaya başladı. Bütün ümidini yitirmişti. Çaresizce kendini kızgın kumlara bıraktı. Artık ölümü beklemekten başka çaresi yoktu. Yaşamaktan umudunu kesmiş olan bu adam, kendisine doğru birisinin geldiğini fark etti. Bu kişi temiz yüzlü, güzel bir deveye binmiş İyi bir insana benziyordu. Yerlere serilmiş, güneşin kavurup umutsuzluğun perişan ettiği bu adama elini uzattı. Kırbasından su içirdi. Daha sonra yanındaki ekmeği yedirdi. Yerlere serilmiş adam kısa sürede kendini toparladı. Adamın devesine baktı. Deve çok güzeldi. Ama iki kişi birden bu deveye binemezlerdi. Çölden kurtulmanın tek çaresi deveyi alıp kaçmak, diye düşündü. Ayağa kalktı. Kendisine yardım eden adamın üstüne atladı. Var gücüyle adama vurmaya başladı. Daha sonra hızlıca koşup deveye bindi ve kaçmaya başladı. Arkasına bile bakmadı. Ta ki kendisine yardım eden adamın şu sözlerini duyuncaya kadar: -Ne olursun bana yaptığın bu zulmü kimseye anlatma!
Bunu duyunca durdu. Ve:
-Niçin anlatmayayım, ne alaka? dedi.
İyilik yaptığı adamdan kötülük gören, nankörlük gören, ölüme terk edilen bu erdemli insan şu sözlerle devam etti:
-Yaptığın bu kötülüğü başkalarına anlatırsan artık çölde devesini kaybeden, ölmek üzere olan insanlara hiç kimse yardım etmez. Bu yüzden bu kötülüğünü kimseye söyleme!
Bu sözleri duyunca...
Hikayenin devamını siz tamamlayın. Gerçekten günümüzde insanlar iyilik hırsızlarından dolayı iyilik yapmaktan kaçar olmuş. İyilik hırsızlarını; Resulullah’ın torunlarından İmam Caferi Sadık şöyle tarif ediyor:
-Allah lanet etsin iyilik hırsızlarına!
Sordular:
-İyilik hırsızları da kimdir?
Dedi ki:
-Kendilerine yapılan iyiliğe nankörlük eden, iyiliğe ihtiyacı yokken kendini aciz gösteren ve iyilik yapan kimsenin artık iyilikte bulunmasına engel olanlardır.
İnsanlara güvenle yaşayacakları bir ortam oluşturmalıyız. Bunu sadece kendi ülkemizin insanları için istemek bencillik olur. Başta bütün İslam alemi için daha sonra bütün insanlık için istemeliyiz. Güvenli, emniyetin olduğu, adaletin tesis edildiği bir dünyada yaşama arzusu hepimizde vardır. Tabi bu arzuyu iyilik hırsızlarına çaldırmamışsak...
Yeryüzünün halifesi olan insan, önce hemcinslerinin emniyetini daha sonra bütün insanlığın emniyetini sağlamakla mükelleftir. Günümüzde yaşanan birçok tutarsız olayı ve bu olayların sebebini Yukarıda anlattığımız hikâyede bulabilirsiniz. Allah hepimize iyiliği yaygınlaştıran, kötülüğü engelleyen, yaşadığı çağda Adaletin tesisi için gayret gösteren iyi kimselerden olmayı nasip etsin. Selam ve dua ile…