Oynanan oyunlar hep aynıdır!
İslami kişiliği olan üniversite hocalarına, Diyanet`e, Kur`an kurslarına, İslami gazetecilere, siyasetçilere yönelik geçmişte olduğu gibi günümüzde de ciddi anlamda açık ve net olarak bir yıpratma hareketi var. Saldırı var. Bazı internet siteleri, var güçleri ile ‘İnadına dekolte, inadına kadın erkek yan yana oturacak` diyecek kadar inadını, kinini, savaşını, öfkesini kusarak insanımızı kışkırtmaya başladılar. İslami kurum ve kuruluşlarımıza yönelik çok iğrenç haberlerle, özellikle Diyaneti hedef tahtasına koymuş durumdalar.
Birileri çok açık ve net bir şekilde fütursuzca, gayet pişkince, acımasızca, korkmadan ülkemizin insanına, özüne, dinine, İslami şahsiyetlerine, camilere, Kur`an kurslarına, imamlara, hafızlara, örtüye, çarşafa dil uzatacak kadar kendini hür ve yetkili zannettiği bir zaman dilimini sanki tekrar yaşamaya başladık. Biz bu kokuları, 28 Şubat döneminden önce, çok uzakta değil daha yakın bir tarih olan 2011 gibi FETÖ`nün güçlü olduğu ve İslami kesimlere karşı savaş açtığı yıllarda da almıştık ve hükümeti her fırsatta bu şer güçlere karşı uyarmıştık. Gerek 28 Şubat olmadan önce, gerek 17/25 Aralık sürecinden önce ‘Fitnecilerin uykudan uyandığını, dikkatli ve zamanında müdahaleler yapılması gerektiğini` söyleyen tüm aklıselim sahipleri geçmişte olduğu gibi bugün de ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, hele bir duralım, biraz daha hadlerini aşarlarsa…` gibi teskin etmeye çalışan tavırdan başka bir şey görmüyoruz.
Mısırlı Müslümanlara ‘Keşke siz de darbecilerin kulaklarından tutup onların üniformalarını indirseydiniz, bugün en azizleriniz idama mahkum edilmezdi.` Diyen bir gencin karşısında hüngür hüngür ağlayıp pişmanlıkla dudaklarını ısıran eski bir ihvan milletvekillinin bu acınacak halini duyunca biz de ağlamıştık. Evet, bu halk 15 Temmuz gibi bir deneyime, başarıya sahip ama bu başarıyı yeni şer odaklarına kaptırıp tekrar vesayetin hegemonyasına girmeye kimse rıza göstermemelidir. Herkes hükümet deyip durmasın lütfen. İslami ve insani haklara yönelik saldırılara, en başta Memur Sen olmak üzere tüm İslami kesimler elbirliği, sözbirliği içinde tek vücut olarak karşı durmalıdır.
İnsana ve insana değer veren Allah`ın dini İslam`a yönelik her türlü saldırıda 15 Temmuz ruhuyla bir mukavemet gösterilmezse halka ve Hakka karşı bayrak açmış şer güçler hem ülkemizi hem de İslam ümmetini yeni uçurumlara doğru sürüklerler. ‘Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır` diyen bir peygamberin ümmetinin, zalimlere ve zulmü meslek edinmişlere karşı bu kadar pasif durması kabul edilemez. Hükümetten adım atmasını bekleyen, mağduriyetini, mazlumiyetini ifade edip haklarının geri iadesi konusunda talebi olan herkes bilmeli ki ‘Bu ülkede taşlar yerine oturmamış.` Zulmetmek isteyen şer güçler, yeni imkanlar ve fırsatlara erişebiliyor. Zulmü önleyemiyorsan bari onu herkese duyur, Hz Ali`nin ferasetiyle zalimi ifşa etmek ve zulme karşı dikilmek her Müslüman`ın özelliği olmalı değil midir? Celladına aşık misali zillet içerisinde şer güçlerin gazetecileri, yayınları İslami kisveli kanallarda övülüyorsa, ben sizin hayranınızım dercesine aman ha bana karışmayın dercesine eman dilenecek kadar titreyen korkak bir anlayış, şer cephesini daha da pervasızlaştırıyor. ‘Tükürün ehli salibin o hayâsız yüzlerine diyen, celladı ayağıyla boğazına basmış bir durumda olan bir kişi celladının ayağını öpse ve af dilese belki hem imanını hem de izzetini kaybedecek. Ama zalimin yüzüne pervasızca tükürse hem imanını hem de izzetini kurtaracaktır.` Diyen Üstadımız, öğretmenimiz, pirimiz Said-i Nursi`den aldığımız ilhamla ülkemizin her imanlı yiğidinin, tüm kurum ve kuruluşlarını hep birlikte zalime ve zulme karşı tek ses olamaya davet ediyoruz. Her şeyi hükümete havale etme kolaycılığına kaçmayalım. Her Müslüman değerlidir, hiçbir müminin inancından dolayı mağdur olmasına kesinlikle müsaade etmeyelim. Müslüman`ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir, diyen peygamberin ehli hamiyet ümmetinden, rabbani alimlerin peşinde koşarak Hakkın yeryüzüne egemen olmasına vesile olan yiğitlerden olma dileğiyle hepinizi Allah`a emanet ederiz.